Berlin‘i seviyorum. Büyük bir aşk ve ihtirasla değil belki, ama hayranlıkla karışık bir saygı hissiyle seviyorum bu kenti. Büyüklüğü, pervasızlığı, uyumsuz karışıklığı, sonsuz uykusuzluğu için seviyorum belki de. Ya da azıcık, insanın üzerine üzerine gelmeyişi, diğer imparatorluk başkentlerindeki anıtsallıktan uzak oluşu, mütevazı, fakir, ama mağrur duruşu sebebiyle seviyorum.
İki defa sokaklarını arşınladığım bu kentin, dünyanın sanat ve elektronik müzik merkezi olması, uçsuz bucaksız bulvarları, doğu ve batının üst üste binmiş mozaiği dışında, beni ilgilendiren bir yanı daha var: Yemekleri!
Berlin lokanta önerileri, uzun zamandır yazmak istediğim bir yazıydı aslında. Şimdi sıra geldiğine, bu kenti gezerken yemeniz gereken birkaç lokantanın ismini zikredeceğim hiç vakit kaybetmeden. Önerilerim uzun uzadıya Berlin’de kalan bir insana değil, iki-üç gün turistlik yapan kişilere daha uygun gelecektir.
Bir önemli nokta daha var: Fine-dining düşüncesiyle değil, comfort-street food felsefesiyle yazılmış bir yazı okuyacaksınız. Az da olsa, Berlin’de karşınıza çıkabilecek Michelin yıldızlı lokantalar, bu kentin rahat, mutluluk verici, kompleksiz yaşam felsefesiyle hiç örtüşmüyor bana kalırsa. Bu sebepten, daha rahat mekanlar önereceğim sizlere.
Son olarak da belirtmem gereken, bu kozmopolit yapının içinde, “yerel” denebilecek bir mutfaktan çok, uluslararası mutfakların temsilcileriyle daha çok karşılacağınız gerçeğidir. Yani bir “Alman” lokantasına gidelim, orada o kültüre has yemekler mideye indirelim, demek çok da kolay değil Berlin’de!
Şimdi başlayalım Berlin Lokanta Önerileri‘ne:
1- Standart Serious Pizza Berlin
Stardart Pizza, Prenzlauer bölgesinde, eğlence hayatının da gayet hareketli olduğu bir noktada, sokakta yürürken bile konusunu alıp yolunu bulabileceğiniz harika bir pizzacı. Bu konuda iddialı konuşmakta en ufak tereddüt etmeyeceğim; ülkemizde bu denli lezzetli bir pizza yeme şansımız ne yazık ki yok.
Araştırmalarım, Berlin’in de en iyi pizzacısı olarak buranın gösterildiği yönünde olduğundan, hiç düşünmeden burayı deneyimledim en son ziyaretimde. Domates sosunun lezzeti, peynirin tazeliği, hamurun tadı, hepsi bir araya gelince, eşine benzerine sadece Napoli’de rastlayabileceğiniz muazzam bir pizza konsepti ortaya çıkmış.
Hiç düşünmeyin, bir Margherita sipariş edin burada. Servisin kalitesi, hafif hipster müşteri kitlesinin neşesi ve enerjisi, yediklerinizin harikulade lezzeti sizi memnun edecek. Gerçek Napoli pizzasına hasret kalanlar için adeta bir ilaç.
Akşam ya da hafta sonu gidecekseniz rezervasyon yaptırmayı ihmal etmeyin derim.
Standart Serious Pizza Berlin
Templiner Str. 7, 10119 Berlin, Germany
+49 30 48625614
Berlin lokanta önerileri söz konusu olduğunda, aklıma gelen en güzel mekanlardan birisi de “The Bird” . New York tarzı bir steakhouse ve burger lokantası olan The Bird, -yine iddia ediyorum- her gün karşınıza çıkabilecek yerlerden değil. Özellikle ülkemizdekinden çok daha farklı bir tarzda burger yiyebileceğiniz bir işletme.
Burada yediğimiz burger’larda bildiğiniz steak eti kullanılmış. Almanya’nın en iyi etlerinden üretim yaptıkları gibi bir iddiaları da var. Duvarlarında vurguladıkları gibi, köfte harçlarında asla domuz eti kullanmıyorlar; has be has danadan meydana getiriyorlar köftelerini.
En çok hoşuma giden yanı, yine enerjik, yine genç, yine dopdolu bir lokanta olması buranın. Bir hayli revaçta olduğu için mutlaka rezervasyon yaptırarak gidin. Online rezerveasyon sistemlerinin gayet iyi çalıştığını da belirtelim burada.
Diğer önemli bir mesajları yine duvarlarında ve menülerinde yazıyor: “En azından şu lanet olası Burger’larınızı elle yiyin!” Gerçekten de elle yendiğinde lezzetinin kat be kat arttığını söyleyebilirim yemeklerin.
Çeşit çeşit burger var burada. hemen hepsini aşağıda fiyatları ile sıralıyorum:
Ghetto Burger. Plain burger. 9,50€
Ghetto Deluxe. American cheese. 11,00€
The Dumb Texan. With a fried Egg. 11,00€
The Jack. Blue Cheese dressing. 11,50€
The Flaming Roger. Swiss Cheese. 11,50€
Cheddar Burger. Only Cheddar. 11,50€
The Fat Stingy Gonzales. Gaucamole and Salsa Verde. 12,50€
Breakfast Burger. Bacon and Egg. 12,00€
Patty Melt. Grilled Rye, Onions, Swiss and American Cheese. 12,00€
Bronx Jon. Swiss and Mushrooms. 12,00€
The Drunk Ghetto. Ghetto with onions and a shot of Absolut Vodka. 12,00€
The Filthy Harry. Bacon and Cheddar. 12,50€
BBQ Burger. The Harry and BBQ Sauce
The Dr. Zian. Bacon and Stilton Cheese. 13,00€
Da Woiks. Cheese, Bacon, Onions and Mushrooms. 13,50€
Chili Cheese Burger. Cheddar and Chilli Con Carne. 13,00€
The Big Rock. Swiss, Bacon, Jalapeños & Salsa Verde. 13,50€
The Bronx Bomb. Buffalo Mozzarella und Marinara Sauce. 14,00€
Ben bunlardan “The Filthy Harry” ve “The Big Rock” çalışmalarının deneyimleme fırsatını yakaladım. Her ikisinin de suyunu içine hapsetmiş muhteşem ebatta köfteleri, tam kıvamında baconları ve peynirleri ile muhteşem olduğunu vurgulamalıyım.
Şaşırtıcı olan, Türk insanına “özensiz” gibi görünebilecek incecik burger ekmekleri. Bana kalırsa içindeki lezzeti layıkıyla taşıyıp destek olabiliyor bu sade ekmekler. Bana hiç batmadı, gayet uygun buldum hatta.
Ther Bird’in bir de Kreuzberg’te olan şubesi var. Bendeniz Prenzlauer Berg bölgesinde olan esas dükkana gittim. Damağım resmen bayram etti buradaki yemekler sayesinde. Üzerinde peynir eritilmiş patates kızartması ve New York Cheesecake yemenizi de öneririm.
The Bird in Berlin
Prenzlauer Berg
Am Falkplatz 5
+49(0)30 510 53283
3- Alt Berliner Wirthaus Henne
“Ne yer ne içer bu Almanlar?” sorusuna çok güzel bir yanıt Henne isimli bu lokanta. Hep başka ülkelerin kökleşmiş mutfaklarının ürünlerini anlatacak değiliz ya sizlere Berlin’de. Biraz da kentin tarihçesine özgü bir şeyler karalayalım!
1908 senesinde kurulmuş, hala eski dekorasyonu ve havası ile hizmet veren, orijinal haliyle muhafaza edilmiş bir “Wirthaus” Henne. Memleketimizde eski ve köklü işletme kıtlığı çekildiği çok bilinen bir meseleyken, Avrupa’nın dört bir yanında bu tip lokantaların bulunması, belki de Avrupa’ya seyahat etmenin en güzel yanı.
Basit menüsü, insanı tarihte bir yolculuğa çıkaran atmosferi ve güler yüzlü servisiyle, Henne kesinlike tavsiye edebileğim bir Berlin mekanı.
Neler mi yeniyor?
Henne’de birkaç çeşit çok lezzetli sosisi saymazsak, aslında dillere destan yarım tavuklarından yeniyor. Çıtır çıtır, dışı güzel pişmiş, içi de kurumamış bu tavukları yemek için Henne’ye bir hayli uzaktan gelen müşteriler olduğunu söyleyebilirim.
Alt-Berliner Wirthaus Henne
Leuschnerdamm 25
10999 Berlin (Kreuzberg)
030 – 614 77 30
Eski bir erkekler tuvaletini alarak, ayaküstü burger yiyebileceğiniz bir mekana dönüştüren, bir hayli lezzetli burgerleri için önünde sıralar oluşan Burgermeister, Berlin’in önemli duraklarından bir tanesiydi benim için. The Bird’ün etkisinden henüz kurtulamamışken başka bir burger deneyimlemek kafa karışıklığına yol açabilirdi açıkçası.
Ben burada Meister Aller Klassen adını verdikleri, çift köfteli, bol peynirli, barbekü soslu, baconlu ve jalepenolu bir afet indirdim mideye. Bunu nadiren söylerim ama, “Beklediğime değdi!”
Ekmeği de “ben buradayım” diyordu bu ufaklığın. Yanında yediğim patates kızartmaları o kadar yıldız değildi açık konuşmak gerekirse.
Köftelerinin tamamen dana etin yapıldığını, fiyatlarının da makul düzeyde olduğunu vurgulayıp kesinlikle tavsiye ettiğimi belirteyim bu mekanı.
Burgermiester
Oberbaumstraße 8,10997 Berlin
Jaegerstrasse’deki bu mekanı diğelerinden farklı olarak, doyurucu kahvaltı deneyimi için seçtim diyebilirim. CHIPPS, son derece modern atmosferi ve nispeten üst gelir düzeyine hitap eden konumu ile, diğer ziyaret ettiğim lokantalardan biraz daha farklıydı.
Avrupa’ya gittiğinizde, Türkiye’de alıştığınız zengin kahvaltı sofralarını genelde gözlemleyemezsiniz. Batı kültüründe, bizim yaklaşımımıza göre, bir miktar “geçiştirilir” kahvaltı dediğimiz öğün. Chipps, bu felsefenin karşında yer aldığı için hoşuma gitti açıkçası. Dolu dolu, beni mutlu eden bir kahvaltı ettim.
Buraya uğrarsanız Benedict tarzı bir yumurta sipariş etmenizi tavsiye ederim. Yanında da güzel bir filtre kahve. Ayrıca bir tabak da pancake söyleyip ağzınızı tatlandırabilirsiniz.
CHIPPS
Jägerstraße 35
10117 Berlin-Mitte
Burası bana tavsiye edilen bir mekan değildi. Berlin’e üç defa gittiysem, her seferinde önünden geçerken, “neden olmasın” diye düşünüp içine daldığım bir lokantaydı. Dolayısıyla aslında Berlin’de en iyi tanıdığım mekan burası diyebilirim.
Yolunuz Nikolaiviertel’e düşerse (ki bence mutlaka düşer) burayı denemeniz yerinde olacaktır. Özellikle Currywurst ve Eisbein’ları mükemmele yakın bir lezzete sahip. Benden söylemesi. Deneyiniz.
Altberliner Weissbierstube
Rathausstraße 21, 10178
Netice: Tabii ki Berlin Lokanta Önerileri bu kadar ile sınırlı kalamaz, ama yazımın başında belirttiğim gibi, 3-4 günlüğüne uğradığınız zaman keyifli, sizleri mutlu edebilecek bir şeyler yemek isterseniz, bu yazıyı bir yol gösterici olarak kullanabilirsiniz.
Not: Kreuzberg’teki Hasır‘a gittim tabii ki. Ya da önünde kuyruklar olan Mustafa’s Gemüsekebap‘ta sıra bekledim. Ama Türkiye’den giden birisi için çok ilginç deneyimler olacağını düşünmüyorum. O yüzden burada yazmadım.
Bol seyahatli günler!!
2 comments
Pızza Garda da var örnegın,Jolesch de var elbette, sonra Hoppegarten var.Hele hele Kuchen Kaıser var,daha neler var.
Ah! tavuk mu dediniz? Markthalle var ya…