Son dönemde Viyana’ya seyahat edenlerin sayısı ciddi şekilde artış gösterdi. Bunu bana yöneltilen soruların fazlalığından, sürekli karşılaştığım mekan tavsiyesi isteklerinden de anlıyorum. Daha önce hakkında üç yazı çiziktirdiğim bu kentin, bana kalırsa son bir yazıya gereksinimi vardı; ben de oturdum, daha gastronomik açıdan şehri değerlendirebileceğim bir makale kaleme almaya karar verdim. Zira daha önceki yazılarımda ana hatlarıyla Viyana’yı ele almış, birkaç mekandan bahsetmiş, bolca da gezilecek görülecek müze vs. gibi yerleri vurgulamıştım. Yeme-içme konusunda Immervoll, Plachutta, Figlmüller, Grünauer, Cafe Central ve genel olarak Naschmarkt bölgesi gibi yerlerden bahsettiğimi anımsıyorum.
Bugün ise, konuyu biraz olsun toparlayabilmek için Gastwirtschaft Schilling, Landtmann, Zum Schwarzen Kameel, Motto am Fluss, Hawelka, Sperl, Sacher gibi yerleri kısaca anlatmaya, Viyana’ya yakın zamanda gideceklere yardımcı olmaya çalışacağım.
Kentin ana caddelerinden birisi olan Burggasse 103 numarada bulunan bu salaş lokanta, turistlerin pek sevdiği Figlmüller’in aksine gösterişsiz, loş ve sakin bir mekan. Kuruluşu, burada ele alacağımız diğer lokantalara nazaran bir hayli yeni diyebilirim. (1999).
Viyana’ya gelip, turistik olmayan bir Schnitzel mideye indirmek isterseniz, Gastwirtschaft Schilling’i rahatlıkla tavsiye ederim. Ayrıca mekanın Gulasch‘ı da pek leziz bir yemek. Her ikisinin yanında güzel bir Pilsner bira ile hoşça vakit geçirebilirsiniz.
1873 senesinde Franz Landtmann tarafından kurulmuş bu şık mekan, adında “Cafe” geçiyor olsa da, her türlü geleneksel yemeği bulabileceğiniz bir lokanta aslında. İç mekanı çok şık olsa da, bana kalırsa esas keyfi açık bölümünde oturduğunuzda çıkıyor.
Burada bol reçelli, meyveli, şarküteri ürünlü bir klasik kahvaltı da edebilirsiniz, Tafelspitz suyundan yapılma noodle çorbası da içebilirsiniz, Gulasch da yiyebilirsiniz, ya da güzel bir kahve eşliğinde bir Apfelstrudel‘in tadına da bakabilirsiniz. Universitätsring 4 numarada…
1618 yılında kurulmuş, 1901’de bugün bulunduğu konumda yeniden inşa edilmiş müthiş bir lokanta. 800 şarabın yer aldığı muazzam bir listesi mevcut. Rezervasyonsuz gitmek pek akıl karı değil bu mekana. Burada daha önce bahsi geçen güzel yemeklerin hepsinden yiyebilirsiniz. Ama bunlara ek olarak ördek, ıstakoz,kaz ciğeri gibi güzelliklerle de karşılabilirsiniz.
Beyaz şarapta Grüner Veltliner, kırmızıda Blaufränkisch seçerek keyifli bir yemek yiyebilirsiniz Zum Schwarzen Kameel‘de. Mekan Graben‘de.
Tuna nehri kıyısında, hem barı, hem restoran bölümüyle gerçekten çok etkileyici bir mekan. Burada yerken kendinizi bir vapurun içinde gibi hissediyorsunuz. Son birkaç senedir Viyana’nın en hip mekanlarından birisi sayılabilir. Burada yediğim beef tartar ve blutwurst (kan sosisi), gerçekten çok hoşuma gitti diyebilirim.
Gece manzarası müthiş ve muhakkak rezervasyon gerekiyor. (İnternet üzerinden rezervasyon yaptırabilirsiniz. Denedim ve sistem gayet güzel çalışıyor) Hemen hemen tamamı eşcinsel olan garsonların enerjisi ve mekana kattıkları dinamizm de ayrıca dikkate değer. Yeri Schwedenplatz‘a yakın.
Bana kalırsa Viyana’nın en güzel kahvesi burası. Tüm gösterişli mekanları, yüksek tavanlı, insanları etkileyen mimarileri unutun. Graben’in göbeğinde minicik, samimi, insanı entelektüel anlamda ciddi şekilde stimüle edebilen harika bir kahve var Hawelka adında.
Burada saatlerce oturup sohbet edebilir, bir Melange ya da Verlängerter içebilirsiniz. Seçmesi size kalmış.
Viyana’nın geleneksel kahvelerine bir örnek daha. Burada bol reçelli bir kahvaltı ettiğimi anımsıyorum. Gumpendorfer Strasse üzerinde. Kendi ismiyle anılan bir Torte’si (Sperltorte) mevcut. Bana kalırsa vaktiniz varsa bir defa ziyaret edip, eğer yalnızsanız kitabınıza dalarak kahvenizi yudumlamanız için ideal bir mekan.
Graben’de gezinirken önünde kuyruklar olan bir mekan gördüğünüzde hiç tereddüt etmeyin, siz de kuyruğa girin hemen. Hotel Sacher’in altındaki cafede verdikleri Sachertorte‘nin tadına bakmadan Viyana’yı gezmek bir günahtır çünkü.
1832 senesinde Franz Sacher tarafından Prens Wenzel von Metternich için “icat” edilmiş bu güzellik, esasen bir çeşit çikolatalı kek olmakla birlikte, farklı boyları olan ve yanında krema ile mideye indirilen harika bir karışımdır.
Yanında kahve ile tüketiniz ve denemeden geçmeyiniz.
Şimdilik bu kadar mekan bilgisi yeter diye düşünerek yazımı sonlandırırken, bu çalışmanın ana görseli olarak ön plana çıkan “Hundertwasser Haus“u ziyaret etmeyi de unutmayın derim.
Bol seyahatli günler!
