KISA BİR TARİHÇE
Bundan birkaç sene önce bana, “İstanbul’da en iyi makarna nerede yenir?” diye sorsaydınız, kuşkusuz “Fauna” diye yanıtlardım sizi. Kadıköy Çarşı’ya yakın, ufacık (17 sandalyeli), her ziyaret edişimde damağıma bayram ettiren bir lokantaydı burası. Pırıl pırıl bir mutfağın içerideki beş masayla kaynaştığı, “dar alanda kısa paslaşmalar” konseptine çok iyi bir örnek teşkil eden, kendi müdavimlerini oluşturmuş bir işletmeydi. Sonrasında, maddi olduğunu tahmin ettiğim sebeplerden ötürü kapandı Fauna. Ardından, detaylarını çok iyi bilmediğim bir Bozcaada macerası oldu mekanın. Bu adanın sürekli ziyaretçilerinden olmadığım için, Fauna’nın oradaki halini görme fırsatını yakalayamadım. Öte yandan, -geçen sene sanıyorum- mekanın web sitesini incelerken, Beyoğlu’nda açılmakta olduğu haberini alıp çok sevindim, fakat nedense bu da gerçekleşmedi ve iyiden iyiye hüsrana uğradım. Nihayet, bu sene, Fauna’nın Ataşehir‘de açıldığını öğrenip hiç vakit kaybetmeden soluğu orada aldım.
KONSEPT
Bu sefer mekanı biraz daha havadar buldum. Sandalye sayısı 22’ye yükselmiş, yani ağırladığı müşteri sayısında öyle atla deve bir zıplama yok, lakin mutfağın yemek yenen salondan ayrı bir bölümde olması ve tavanların yüksekliği Fauna’ya hoş bir derinlik katmış. Doğru tasvir etmek gerekirse, Almanların “klein aber fein” (küçük ama güzel) kategorisinde bir lokanta.
Her zamanki gibi menüyü okuyabileceğiniz büyük bir karatahtası var mekanın. Önünde dikilip neler yiyebileceğiniz konusunda fikir sahibi olabilirsiniz.
Mutfak yine pırıl pırıl, şıkır şıkır bir havada. Asılı tencere-tavaları seyretmesi bile ayrı bir keyif veriyor insana. Mekanın sahibi, şefi, yöneticisi, kısacası her şeyi olan İbrahim Tuna’yı bu mutfakta o güzelim makarnalarını ve soslarını hazırlarken izlemek çok hoş bir duygu.
Evet, İbrahim Bey yine iş başında döktürüyor. Kendisinin tabiriyle Fauna bir “öğlen lokantası“. Akşam sekize kadar açık olduğu Cumartesi günü dışında burada sadece öğlen yemeği yiyebilirsiniz. Pazarları ise kapalı.
Lokasyon, pek çoğumuza sapa gelebilecek konumda olsa da, bana kalırsa buradaki güzellikleri tatmak için kalkıp gitmek, iyi yemek uğruna yol katetmeyi göze almak gerekiyor. (Ataşehir Şifa Hastanesinin sokağında biraz yukarıda bulabilirsiniz Fauna’yı)
MENÜ
Burada temel gıda maddesi makarna olsa da, öncesinde içebileceğiniz çorbalar, az sayıda et yemeği, salata ve tatlılar da mevcut.
Isırgan (organik), sebze ve pirinçli yoğurt çorbası var menüde.
Taze hamurdan yapılan makarnaları şöyle:
- Kiraz Domatesli Makarna (Kiraz domates, zeytin, fesleğen, sarmısak, parmesan)
- Fesleğen Festolu Makarna
- Beyaz Peynirli Maydanozlu Makarna
- Porçini Mantarlı Makarna
- Domatesli Kuzu Soslu Makarna
Kapalılar kategorisi:
- Ispanaklı Ege Peynirli Ravioli (Domates Soslu)
- Isırganlı Ravioli
- Cevizli Tulum Peynirli Ravioli (Ada Çaylı)
Etler:
- Kuzu Bonfile Wok (Roka+Domates)
- Fırın Kuzu İncik+ Kemik Suyuna Makarna (Organik)
Tatlılar:
- Maylobi
- Çikolatalı Sıcak Puding+Dondurma
- Cevizli Çikolatalı Brownie
NELER YEDİM?
Eski ziyaretlerimde Isırgan Çorbası içtiğimi ve çok beğendiğimi anımsıyorum. Bu defa içinde kuzu gerdan, kestane, badem, nohut, taze nane ve al biber bulunan Pirinçli Yoğurt Çorbası indirdim mideye. Kıvamlı terbiyesi, bol ve taze malzemeleri ile gerçekten çok doyurucu bir ana öğündü diyebilirim. Bundan sonraki gidişlerimde İbrahim Bey’in de tavsiyesine uyarak, “az çorba” alıp yoluma devam edeceğim. Yanında getirdikleri “yoğun” kepek ekmekleri ile başlı başına bir yemek çünkü bu çalışma.
Makarna olarak daha önce Kiraz Domatesli Makarna yediğimi anımsıyorum. Bu defa da Domatesli Kuzu Soslu Makarna sipariş ettim ve parmaklarımı yedim. Et ve makarna uyumunun özünde ciddi güçlükler barındıran bir mesele olduğuna inananlardanım. Kendi başına bir dünyası olan et yemekleri, bana kalırsa “pasta” ile bir araya geldiklerinde ciddi şekilde direnç gösteriyorlar bir sosun parçası olmaya. Ama burada, Fauna’da yediğim bu yemeğin içinde, adeta birbirine aşık bir “et-pasta” uyumu gördüm. Tadı o kadar güzeldi ki, fotoğrafı da bu güzelliği yansıtabilsin diye 50 kare çekmişimdir belki de.
Finali, benim nezdimde gerçek bir efsane olan Maylobi tatlısı ile yaptım. Beyaz çikolatalı, vanilyalı, muhallebi kıvamında bu tatlı hiç bitmesin istedim mideye indirirken. Hem hafif, hem damakta yer eden bu güzellik, bana kalırsa sütlü tatlı sevenlerin gönlünde hiç şüphesiz taht kuracaktır.
Neticede, Fauna çok az rastlayabileceğiniz türden bir lokanta. Burada el emeği, göz nuru var. Burada ticari kaygılar yok. Burada az ve öz yemek yapma felsefesi var. İstanbul’da eşi benzeri olmayan bir mantığa sahip bu lokantada, şehrin en iyi makarnalarını yemek isterseniz acilen ziyaret etmenizi öneririm.
Küçükbakkalköy Mah. Işıklar Cad. Ahmet Muhip Dranas Sok. No:9/B ATAŞEHİR
(Ataşehir girişi, Şifa Hastanesi yanı ve Google Maps’te Ilıkkan Sokak)
0 216 572 11 30