Adanalı Yusuf Usta

24 Shares
24
0
0

Yemeğe aşık olmak, tıpkı yemek yapmak gibi, özünde bu konuyla alakası olmayan kişilerin kavramakta güçlük çekebileceği bir durum; yani aklınızı işgal eden özel bir tatlının peşinden koşup uçarcasına başka bir kente gitmek, sadece bir lokantada o büyülü tadı alabileceğiniz bir muhteşem böreğin sevdasıyla en önemli işlerinizi bile iptal etmek ya da tılsım dolu bir mekanın penceresinden denize bakıp hayallere dalmak için sabah kalktıktan itibaren saniyeleri saymak gibi alışılmadık davranışları içinde barındırıyor yemeğe duyulan derin sevgi.

İstanbul’un depresyona sebebiyet veren korkunç trafiği içinde, sözgelimi Anadolu yakasındaki insani bir noktadan kalkıp, hafta arası, gün içinde Avcılar’a gitmeye kalksanız kaç saatiniz gider peki? Ya da hadi kabul edilebilir bir sürede amacınıza ulaştınız, bakalım dönebilecek misiniz sinir hastası olmadan? Hiç sanmıyorum.

Ben hiçbir zaman, özellikle tatil günlerinde ya da bayramlarda oluşan trafiğin içinde saatlerce arabada bekleyip, sonra trafiğe okkalı küfürler savuran insanları anlayamadım sevgili okurlar. O trafik, sen orada olduğu için var sevgili sürücü. Hep beraber arabalara doluşup Bebek ya da Fenerbahçe’ye gelirseniz, Bebek ya da Fenerbahçe’deki trafiğe küfretmenizin pek anlamı yok değil mi?

İki konuyu birbirine leğimlemek gerekirse: İyi bir yemek için ne kadar yol gidersiniz? Ne kadar trafiğe tahammül edersiniz?

Yusuf Usta işte böyle meselelerle doğrudan alakalı olarak, terazinin bir kefesinde duruyor. Diğer kefede ise, mekanın adresi (Avcılar Zorlu Holding’in karşısı) tüm ağırlığıyla bekliyor. Yani, öyle yemekler olmalı ki burada, bendeniz de öyle aşık olmalıyım ki güzelliklere, keyfimi bozup aya yolculuğa benzer bu macetaya atılayım. Arabama bineyim, tıngır mıngır, en az birbuçuk saatte gelip, minimum iki saatte dönebileceğim bu serüvene balıklama dalayım.

Öncelikle şunu vurgulamalıyım: Adanalı Yusuf Usta, bazılarının hoşuna gidebilecek otantik dekorasyonu (tahta masa sandalyeler, halı-kilim kombinasyonları, sedir vs gibi şark esintileri) ilginç bir yer. Alkol yok, öğlen yemeklerinde dolup taşıyor. O bölgede çalışanlar masaları doldurup bol bol muhabbet ediyor, yemekleri mideye indiriyorlar. Servis hızlı, güleryüzlü ve bu olağandışı yoğunluğu kaldırabilecek seviyede deneyimli.

IMG_5386

Yemeği salata, her türlü yeşillik, soğan, gavurdağı gibi güzelliklerle süsledikleri zaman, masa bir çiçek bahçesini andırıyor Yusuf Usta’da. Bu harika görüntü insanın iştahını kabartmaya yetiyor. Çiğ ve içli köftesi pek lezzetli. Gavurdağ salatası damakta çok hoş bir iz bırakıp insanı daha acıktırıyor.

IMG_5377

IMG_5381

IMG_5388

Adanası, lokumu, kaburgası, tavuk kanadı, hepsi çok güzel. Favori yemek satırla hazırlanmış Tarsusi dedikleri kebap. 240 gr’lık bu güzellik masaya geldiği zaman büyük mutlulukla doluyor insanın içi. Kusursuza yakın bir lezzeti var bu büyük ağbinin bana kalırsa.

Ardından baklava familyasından tatlılar yiyebileceğiniz gibi, frambuazlı ve karamelli alternatifleri mevcut olan trileçe’den de sipariş edebilirsiniz.

IMG_5405IMG_0737

Bana kalırsa Adanalı Yusuf Usta İstanbul’daki en iyi kebapçılardan birisi. Yine de çok uzaklardan gelip sinir hastası olacağım kadar kendine has bir mekan değil.

Civardaysanız mutlaka uğrayın derim.

24 Shares
Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

You May Also Like