Cafe Wien

0 Shares
0
0
0

Romantik bir edayla Kalamış aşığı olduğuna inanan ve zaman zaman da kendini Beyoğlu çocuğu olarak tanımlayan bir zat, pek doğal olarak, şıngır mıngır Nişantaşı Ghetto’sunun sarı saç boyası, Louis Vuitton ve libido kokan sokaklarıyla barışık değildir. O şahıs üç buçuk sene o semtte oturmuş, her allahın günü Avrupa’dakilerin soluk birer taklidi olmaktan öteye gidemeyen taş binaların önünden geçmiş, o sokakları arşınlamış olsa da bir türlü alışamamıştır bu tuhaf ülkeye. İnsanı çıldırma noktasına getiren park yeri sıkıntısı ve sokaklarda atılan bitmek bilmeyen araba turlarına, eski binaların tesisat sorunları, yaşadığı evde gerçekleşen hırsızlıklar ve ateş pahası hayat da eklenince, oradan arkasına bakmadan kaçmıştır sevgili kulunuz. Bu yazıyı okuyan Nişantaşı mahallesi kuşları hemen bozulmasınlar; bendeniz oradan ayrılırken pek çok güzel yaşam karesini de belleğime kazıdım ve bölgenin çıkarabildiğim kadar keyfini çıkardım. Dolayısıyla olumsuz düşüncelerim kadar sevdiğim yanları da var bölgenin ve Cafe Wien, kuşkusuz bunlardan biri.

Her Nişantaşı yolculuğumda ziyaret etmeyi adet haline getirdiğim pek sevgili Cafe Wien, günün her saati, ne iş yaptıkları asla anlaşılmayan, belki bütün günü orada laflayarak geçiren adam ve kadınların uğrak yeri olan Reasürans Pasajının en havalı yerine odaklanmış bir lezzet noktasıdır. Tevellüdü kaçtır bilmiyorum bu mekanın, ama uzun bir zamandır gittiğimi söyleyebilirim. Belki Avusturya kültürü ile içli dışlı olmaktan, belki Schnitzel-Strudel ikilisinin arsız lezzetinden, ya da büyük olasılıkla sadece “az ve öz” yemek yapıp başarılı olan işletmelere duyduğum özlemden ötürü burayı çok seviyorum. Bundan ötürü de, Cafe Wien’i şöyle ballandıra ballandıra yazmak, Nişantaşı’nın sevdiğim yanlarından biri olan bu lokantayı sizlere de tasvir etmek istiyorum.

Efendime söyleyeyim, mekana adımınızı atar atmaz bariz bir “başka bir memlekete gelmiş olma” havası karşılar sizi. Bu satırların yazarı, hayatının hiçbir döneminde, bu satırların bazı okurları gibi “bir siktirip gidebilsem bu memleketten” mottosuna sarılmış birisi olmamıştır. Gavurluktan hayli nasiplenmiş de olsa ülkesini sever, başkalarına gıpta ederek vaktini öldürmez, kendi çöplüğünde kaliteli zaman geçirmenin peşinde debelenip durur. Cafe Wien’in gavur havası hoş bir esinti gibidir her daim, insanın yüzünü usulca yalayıp geçer. Naçizane önerim yaz kış 5-6 masalık dış kısmında yer bulmaya çalışmanızdır. Mekanın esas oğlanı, Reasürans Pasajına bakan dış bölümdür neticede. Burada güzel yemekleri mideye indirirken, bir yandan da, yöre insanlarının sahte yaratıcılığını, dışavurumcu cinselliğini, yüzeysel entellektüelliğini, tiksinti verici marka hevesini gözlemleyip kendinizi daha çok sevme fırsatını yakalarsınız.

Menüdeki kalemlerin hepsinin üzerini gaddarca çiziyorum sevgili okurlar. Rahat olun, kendiniz olun, rejim, sağlıklı yaşam, dengeli beslenme gibi gereksiz takıntılarınızı tarihin derinliklerine gömün. Düşünmeyin! Acilinden bir Wiener Schnitzel patlatın oturur oturmaz. Ama allahınızı severseniz tavuğu karıştırmayın bu siparişinize. Lütfen bunu yapmayın. Schnitzel’in hası etten olur, danadan yapılır, makbulü budur ve gerisi yalandır. Söyleyin bir tane acilen. Eğer Viyana’daki hemcinslerinden çok farklı bir şey gelirse önünüze söz veriyorum hesabı ben ödeyeceğim.

IMG_6639

Kağıt gibi, tabağı dolduran, sizi doyuracağını garanti ettiğim bu lezzetin yanıbaşında gelen patates salatasını anlatmam çok zor. Viyana’daki Figlmüller’e gidenler bilir, enfes bir Erdapfelsalat gelir yanında. İşte buranın patates salatası da aynen böyle. İnsanın ağzında dağılan, hemen kaybolmayan, varlığını korumak için adeta mücadele eden muazzam bir yemek bu. Sessiz, sakin, yalın ama unutulmyacak bir deneyim. Ağır ağır katledin bu iki tabağı. Hemen tüketmeyin, harcamayın, gitmesine izin vermeyin. Yanında mümkünse dömisek bir beyaz şarapla taçlandırın.

IMG_6629

Bunlar bitince oturup biraz dinlenin sevgili okurlar. Arkanıza yaslanın, hayatı düşünün, kararlarınızı, neden yaşadığınızı.

Ağzınızaki enfes Schnitzel-patates salatası tadını bekletin, hemen kaybetmeyin. Şüphesiz bunların üzerine ağzınızı tatlandıracak bir şeylerin özlemi filizlenecek içinizde. Buna da izin verin. Dedim, ya sağlıklı yaşamın unutulduğu bir zaman dilimini kucaklayın hiç düşünmeden.

Sıra elmalı Strudel’de kuşkusuz. Yanında dondurması ile gelsin! İkisini karıştıra karıştıra yemeyi ihmal etmeyin. Hem elmanın, hem dondurmanın tadına varın.

Hayatın, yaşamanın, tüm saçmalıklarına karşın yaşadığınız ülkenin tadına varın. Üzerine bir Melange, ya da sevdiğiniz başka bir kahveden söyleyin, artık hangisi size daha iyi geliyorsa.

Sonra kalkın, ne iş yaptıkları anlaşılamayan Reasürans insancıkları arasından hızlıca geçip, Midpoint vs gibi balık istifi yerlere hiç gönül indirmeden yolunuza devam edin. O gün bu deneyimi hiçbir şeyin bozmasına izin vermeyin.

Unutmayın, yaşam koçlarının size veremeyeceği pek çok seyi, iyi bir yemek çoğu kez verebilir.

Cafe Wien :
Reasürans Pasajı No: 62
Teşvikiye
Tel : (212) 233 7860 – 231 8963
Fax : (212) 230 1662

0 Shares
Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

You May Also Like
Olden 1772

OLDEN 1772 : O İhtişama Bu Yemekler Olmuş Mu?

Olden 1772 'yi beylik sözlerle anlatmak bir hayli zor; "Babil'in Asma Bahçeleri" mi desem, "Roma'nın Son Günleri" mi diye sayıklasam? Bilemiyorum! Öyle bir ortam düşünün ki, içine girdiğinizde kendinizi insanoğlunun başarıları karşısında alabildiğine ufacık hissedeceksiniz. Öyle bir parıltı girdabına kapılacaksınız ki buraya adım attığınızda, bunu inşa eden o yaratıcı beynin kıvrımlarına aynı anda hayranlık, gıpta, kıskançlık, sevgi ve öfke ile bakakalacaksınız.

Mürver Restaurant : İstanbul’un En İyisi

Mürver Restaurant hiç şüphesiz İstanbul'un en keyifli, lezzetli ve başarılı restoranı. Burada kendimi mutlu ve huzurlu hissediyorum. Tatlardaki istikrar ve ustalık, her ziyaret edişimde beni şaşırtıyor. Novotel'in tepesindeki bu muhteşem manzaralı mekanı en kısa sürede ziyaret ediniz.
Fıccın

Fıccın Restaurant: Eşi Benzeri Olmayan Bir Dünya

İstanbul'da, hatta belki de Türkiye'de Osetya yemeklerinin en güzel örneklerini sunan mükemmel bir lokanta anlatacağım şimdi sizlere. Fıccın, gabın, velibah, tulen çorbası gibi insanın damağında güller açtıran yemekleri deneyimleyebileceğiniz Fıccın Restaurant. Bugüne kadar bu mekanı ziyaret etmediyseniz, mutlaka bu yazıyı okuyun derim.
FIREROOM ATAŞEHİR

FIREROOM ATAŞEHİR: BİR SOKAK LEZZETLERİ ŞÖLENİ

Ataşehir'de açılan Fireroom, fine dining dokunuşları ile sokak lezzetleri sunma trendinin en yeni temsilcisi. Hazer Amani'nin imzasını taşıyan mekanın kokoreç, burger, falafel, churros gibi farklı mutfakların ürünlerini bir araya getiren bir yapısı olduğunu özellikle vurgulamamız gerekiyor.