Geçen gün Kavaklıdere Şarapları ve onlara eşlik eden Mutfak Sanatları Akademisi lezzetleri ile bir ziyafet çektik kendimize.
Açılışı Ege Bölgesi Kemaliye, Pendore Bağları’ndan bir Kavaklıdere Misket 2014 ile yaptık. Yanında avokado, limon turşusu sosu ve taze otlarla hazırlanmış bir somon ceviche indirdik mideye. Tatlımsı şarabın, limonda pişmiş somon ile uyumunu yerinde bulduk hepimiz.
Ardından mango ve yeşil elmalı detox salata, zencefilli vinegret ile süsledi masayı. Eşlikçisi yine Ege Bölgesi’nden kopup gelen Egeo Roze 2015 idi. Şarabı çok dengeli ve şık buldum. Beni tanıyanlar bilir, bu tarz salatalar bendenizin çok hazzettiği yemek biçimleri değildir. Yine de standart üstü bir zarafete sahip, efemine bir lezzet olduğunu belirtmeliyim. Talibi çok olacaktır.
Sonra esas oğlan (fotoğrafta gördüğünüz), steak sos ve rokalı ot salatası ile ızgara dana bonfile arz-ı endam eyledi. Şaraba geçmeden önce Mutfak Sanatları Akademisine çok büyük bir alkış! Gerçekten muazzam bir lezzete sahip, yumuşacık, tam benim istediğim gibi azıcık pişmiş, harika bir et getirdiler. Eşlikçisi Kapadokya’nın Cotes d’Avanos Bağlarından gelen Cotes D’Avanos Tempranillo 2014 idi. Harika bir ete, bana kalırsa özgüveni yerinde bir şarap eşleştirmişlerdi. Dik durdu; hafif gövdeli, ama saldırgan olmayan bir tarzı vardı.
Finali çikolatalı frigo, karamelli patlamış mısır ve vanilyalı dondurmaya eşlik eden Denizli meşeli Rosato 2015 ile yaptık. Şarap zincirinde, bu tadımın nispeten zayıf halkası bu şaraptı diyebilirim. Tabii ki relativite teorisine göre konuşuyorum. Diğer şarapların biraz gölgesinde kaldığı için bende büyük bir iz bırakmadı Rosato. Tatlı kısmında ise karamelli patlamış mısıra taptım diyebilirim.
Bu tarz güzel tadımların devam etmesi dileğiyle.