BİRAZ COŞKU FAZLASIYLA LEZZET
Sıcağı sıcağına yazılan yazılar iyidir. Olayın gerçekleşme anındaki duygu durumu henüz hafızalardan silinmemiş, hisler tüm canlılıklarıyla varlıklarını korumaktadırlar. Böyle durumlarda kaleme sarılmanın avantajı, kuvvetli duyguları tüm renkleriyle kağıda aktarabilmek, dezavantajı ise, araya biraz mesafe koyup ciddi bir inceleme yazmaktan ziyade, edebi bir güzellemeye yelken açma riskidir. Olsun! Ben pek yerimde duramıyorum zira.
Dün akşam Moro Nişantaşı‘ndaydım bendeniz ve nadiren bir mekan hakkında detaylı bilgi almadan gerçekleştirdiğim ziyaretlerden birinin ortasında buldum kendimi.
Kapıdan girerken tek bildiğim “tapas” konseptinde bir şeylerle karşılacağımdı. Aslında buna da çok ihtimal vermiyordum. Neticede bu kentin insanları mehter marşıyla gelen, İzmir marşıyla giden porsiyonlardan hoşlandıkları için, tapas mantığındaki boyutlar, hepsi üç banyolu, 4+1 evler arayan, daha aşağısına dudak büken insanımızı nasıl mutlu edebilirdi?
Yanılmanın, hayrete düşmenin ve kırk yılda bir mutlu olmanın tuhaf neşesiyle yemeklere yumulduğumda, “Bunca zamandır neredeydin bebeğim?” der gibi sarıldım bu lokantaya. İnsan bir mekana aşık olabilir mi? Olabilir.
Hele hele usulüne uygun diyebileceğimiz porsiyonlar, Akdeniz mutfağından gelen lezzetlerin Türk dokunuşlarıyla şenlendirilmesi neticesinde önünüze getiriliyorsa ve üstelik de şık bir mekanda güzel bir müzikle sunuluyorsa, aşk kaçınılmaz olabiliyor.
Moro Nişantaşı, böyle duygular uyandırdı işte bendenizin muzdarip ruhunda efendim.
BAZEN BİR YERE SIRF KAPIDAN GİRDİĞİNİZDE İYİ HİSSEDERSİNİZ
Bakın bu duygu bir mekan açısından çok önemli bence. Türkçe’ye vakıf olmayan toplumuzda yaygınca kullanılan ambians (ya da ambiyans) benim severek kullandığım deyişimle atmosfer, bir işletmeyi sizin gözünüzde bir sıralamaya sokuverir hemen.
Moro Nişantaşı’nın kapısından girdiğimde, detayları çok ince düşülmüş, mobilyadan ışıklandırmaya, ziyaretçilerde yaratacağı tüm hissiyat ölçülüp biçilmiş bir mekanla karşılaştım.
Açıkçası, daha yemeden, “iyi ki geldim” dedirtti bana “atmosfer”. Bu duygularla, içimdek o bet ses, “muhakkak bir aksilik olacak” diyordu en davudi sesiyle.
Ama haksız çıktı o yaramaz çocuk, Güler yüzlü ve ne yaptığını bilen bir servis, bu mutfağa gönül vermiş, enerjik Şef Alican Gürbüz, önüme gelen her tabak, aldığım her lokma beni mutlu etti.
Halis Uğuz, Timur Akbaş, Carlo Alberto Diacci ortaklığında kurulan, işletmeci Didem Özgen ile müşterileriyle buluşan mekanın ismini Akdeniz’deki korsanlardan aldığını da ilave edelim burada.
YEDİM, YEDİKÇE BAYILDIM, BAYILDIKÇA YEDİM
Sizi çok bekletmeyeceğim. Esas duymak istediklerinize geldi sıra nihayet. Tapas menüsünü Moqueca Çorbası (Sebzeli deniz mahsülü) açtım Moro Nişantaşı’nda. Lezzetine hiç diyeceğim yok, çok beğendim, içindeki karideslere bayıldım hatta. Ama biraz doyurucu, benden uyarması!
Setas al Ajo (Taze kekikli dağ mantarları sote, isli peynir) ile devam etti yolculuğum. Bu muhteşem lezzeti tatmayacaksanız, bu mekanı anlayamazsınız diyorum açık ve net olmak gerekirse. Ağzıma her attığım mantarın yumuşacık dokusu beni benden aldı.
Arancini di Riso (Trüf ve fesleğen aromalı, iki peynirli kızarmış risotto topları) Arancini insanı olmasam da, buradaki versiyonu gayet kıvamlı ve güzel geldi bana diyebilirim. Sevdiğiniz bir yemek ise tavsiye ederim.
Gambas al Ajillo (Zeytinyağında sarmısakla sotelenmiş karidesler, kızarmış ekmek). Uzun zamandır yediğim en güzel karides yemeği. Hem damakta kuvvetli, hem midede hafif. Bunu sağlamanın ne kadar zor olduğunu işin erbabı kimseler gayet iyi bilir!
Costillas de Ternera (Dana Kaburga, kök sebezeler) İşte esas oğlan No: 1. Çok çok güzel, yumuşacık, lime lime bir lezzet şöleni. Uzun pişen her ette olduğu gibi, yapması riskli, başarılı olması durumunda lezzeti tartışılmaz. En çok sipariş edilen yemeklerden.
Fabada Asturiana con Cordero (Kuzu incik, kurutulmuş meyveli mini fasülye yahnisi) Esas oğlan No:2. Bence burada yediğim en güzel yemek. İncik sevenler için başka bir boyut. Harika bir çalışma, fasülyelerle birlikte adeta bir serüven.
Creme Andulucia (Kremalı peynir mousse, karamelize şeker) Creme Brulee’nin İspanyolcası 🙂 Çok güzel, asla ağır değil ve iyi bir bitiş için ideal.
Chorros Amma ve lakin, finişinizi İspanyolca yapmak amacındaysanız sevgili dostlar,geleneksel çikolata soslu churros sizi bekler. On numara, beş yıldız.
SONUÇ: EVET BİR GÜZELLEME
Şimdi ben yediğim her yemekten keyif almışım; İstanbul gibi bir kentte tapas yiyebileceğim bir lokanta bulmuşum. Mekanın havasında, müziğinde, servisinde büyük bir zevke dalmışım, o zaman Halk Edebiyatı’ndaki ozanların söylediği türden bir güzelleme yazmam kadar doğal bir şey olabilir mi?
Çok sevdim, bayıldım, tavsiye ediyorum.
Moro Nişantaşı
teşvikiye Mahallesi, Ahmet Fetgari Sokak,
No 35, Şişli, İstanbul