Geriye Akan Zaman: “Tanrılar” – (Akif Pirinçci)

37 Shares
37
0
0

Bir roman düşünün ki, başrolünde yer alan, hepimizden daha akıllı bir kedi, karmaşık olayların içinde fütursuzca raksetsin. Bir roman olsun ki, içinde zaman gerisin geriye aksın. Ve bir roman olsun ki, başkahramanı “kedi” Francis, geriye akan zaman sorununa çözüm bulmak için azimli, mert ve korkusuzca debelensin!

Bendeniz, Akif Pirinçci adlı hastalıklı ruhun hiçbir romanını okumamıştım bugüne dek. Bunun başlıca sebebi, yazdıklarının “Kedi polisiyesi” gibi itici bir kategoriye indirgenmesi olabilir. Bugüne dek önyargılarının esiri olan bendeniz,  nihayet 2014 senesinde, Almanca aslında dilimize çevrilen ve “Felidae” romanıyla başlayıp  sekizinci kitap “Tanrılar”a ulaşan serinin son çalışmasını okudum.

Bir yazarı son kitabından okumaya başlamak, bir seri-roman kütlesine son eserinden balıklama dalmak ne kadar akıl karı bilemiyorum. Lakin bir romanda zaman geriye akabiliyorsa, benim de son kitabı okumaya başlamam doğal karşılanmalı. Yani usülüne uygun gidiyorum denebilir bu serüvende.

İlk defa tanıştığım bu yazarın müthiş yeteneği beni etkiledi, bunu itiraf etmeliyim. Bir defa gösterişli bir dil kullanması, biçeme ciddi şekilde önem vermesi ve anlaşılır olmak adına basitliğe kaçmamasını çok sevdim. Dil oyunları ve zengin bir lisan benim için daha bir “edebiyattır” sevgili okurlar. Ama tabii ki bu benim kişisel zevkim ve Akif Piriçci de beni bu anlamda tatmin eden oyunbaz bir sanatçı.

Kullanılan dil dışında olay örgüsü de insanı şaşırtan cinsten bir düş gününün ürünü. Büyük bir yazar olmanın birkaç ön koşulu var: Hayal gücünün diğer insanlardan farklı çalışması, kişinin kendi anadiline duyacağı sınırsız aşk, bu hayal gücü ve dil sevgisini bir araya getirebilecek bir yetenek veeee, sıkı durun, hepsinden önemlisi deliler gibi çalışmak. Pirinçci’nin yayımladığı roman sayısına baktığımızda çalışkan bir yazar olduğu su götürmez bir gerçek. Dil konusundaki yeteneği de aşikar. Ama düş gücü, diğer tüm maharetlerini sürklase edecek boyutlarda bana kalırsa.

Öncelikle başrolde “anlatıcı” bir kedinin olmasının altından şaşırtıcı ve Kafkaesk bir doğallıkla kalkıyor Pirinçci. İşe polisiye boyut katarken, arsızca bilimkurgunun klişelerini kullanıp bunu günümüz dünyasının hayat keşmekeşinin içine yerleştiriyor. Biz de bunu okurken, “imkansız” bulmuyoruz. Bence en büyük başarısı, normalde benim sizlere günlük hayatta oturup anlattığımda “düpedüz saçmalık” olarak nitelendirebileceğiniz bir olay örgüsünü, “olabilir” kategorisine sokup heyecanla okutmasında.

Eğer merak seviyesi tüm kedilerden yukarıda olan Francis adlı bir “Felidae”nin, geriye akan zamanın sırrını çözmek üzere, 50 ülkenin devlet başkanının buluştuğu gizemli bir toplantıya yaptığı baskını ve bunun Antik Mısır’ın tanrıları ile ilişkisini merak ederseniz bu tuhaf romanı mutlaka okuyun derim.

Sadece adı “Türk” olan bu önemli Alman yazarını takip etmenizde yarar var, diye düşünüyorum.

671012

37 Shares
Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

You May Also Like