Gurme Meselesi ve Kafa Karışıklıkları

0 Shares
0
0
0

Gurme kelimesinin anlamına açıklık getirmeye çalışacağım.

Ansiklopedik bilgi ya da sözlük anlamı arayanlar doğrudan Wiki’den istediklerini alabilirler. Benim yazacaklarım, her zaman olduğu gibi, beni bağlayan kişisel tanımlamalarım ve görüşlerimdir.

Memleketimizde çok sık ve bonkörce kullanılan bu kelimenin içerdiği geniş anlamı maddeler halinde sıralamak gerekirse:

    1. Gurme denilen adam, tat alma duyusu çok gelişmiş olması gereken bir kişidir. Bu bir ön koşuldur. Bir “olmazsa olmaz”dır. Bu kişi ağzında parçaladığı bir lokmayı oluşturan farklı lezzetleri beyninde çözümleyebilmeli, bunları adlandırabilmelidir. Unutulmaması gereken bir ayrıntı: “Tat = Ağız+Burun” denklemidir. Yani koku alma duyusu gelişmemiş kişinin, yemeğin aşağı yukarı yarı lezzetini algılayabildiğini söylersek yanlış olmaz. Örneğin ben koku alma duyusu sınıfta kalmaya namzet bir kişiyimdir. Bu Gurme profiline uymaz.
    2. Gurme, müthiş bir yeme-içme isteğine sahip olmalı, vücudunda her yemeğin tadına bakabilecek bir “mide” yi barındırabilmelidir. Yani sebze yeme konusunda uzmanlaşmış bir gurme, vegan bir gurme, tavukçu bir gurme olmaz, olamaz. Ağzından “ben şunları yiyemiyorum” lafı çıkan adamı bu kategoride değerlendirmek zaman kaybıdır, enerji israfıdır.
    3. Gurme, konusunda bilgili bir adamdır. Burada kast edilen şudur: Yeme-içmenin teorisini bilen, kitabını okumuş, pişirme teknikleri, malzemelerin coğrafi kökenleri, mutfakların tarihçeleri, hatta ve hatta lokantacılık, işletmecilik gibi konularda yayımlanmış literatüre hakim olmalıdır. Yani sadece “yiyen” değil, “bilen” adam da olmalıdır Gurme. Başka türlüsü kabul edilemez.
    4. Gurme, memleketimizde yanlış bilindiği şeklinin aksine, aldığı keyfi, bilgisini, deneyimlerini paylaşmak zorunda DEĞİLDİR. Yani gazetede köşesi, televizyonda programı, web’de blogu olması gibi bir mecburiyeti yoktur. Gurme, yanlış algının aksine, bir “celebrity” olmak zorunda değildir. Tanımında bu yoktur. Hiç tanınmayan, hayatı boyunca dost meclislerinde maharetleriyle dostlarını şaşırtan nice Gurmeler mevcuttur. Ve bu güzeldir. Memleketimizde televizyonda yemek programı yapanlar, yer yer “gazeteci”, zaman zaman “televizyoncu”, bazen “aşçı”dır. Müzisyen olanları bile vardır. Bu kişilerin asıl mesleklerine bağlı olarak bugün yemek programı yaptıklarını, gelecekte, o gün ne popülerse ona yöneleceklerini unutmayın. Bunun Gurme olmakla uzaktan yakında bir alakası yoktur.
    5. Gurme, “fine dining” den anlayan “ince zevklerin adamı” değildir. İkinci maddede açık ve net belirtildiği üzere, “her şeyi yiyebilen” kişidir. Esnaf lokantasının, sokak köftecilerinin tadının peşinden koşabileceği gibi, Michelin yıldızlı lokantalarda da yiyebilir. Zaman zaman iyi bir lahmacuncuyu, değme füzyon lokantasına tercih ettiğini söyleyebilecek kadar dürüsttür. Çok pahalı yerlerdeki yemeği beğenirse fiyattan asla şikayet etmez. Çok ucuz bir halk lokantasında berbat bir yemek yedikten sonra fiyatı çok bulabilir. İzafiyete inanır. Her şeyi karşılaştıran bir dünya görüşünü kucaklar.
    6. Ve son olarak, Gurme için yemek bir yaşam tarzıdır. Karnı acıktığı için yemez. Keyif için yapar bunu. Ölümünün bundan olacağını bile bile.

Koskoca ülkede üç beş kişi ancak bu özelliklere sahipken, sadece iyi fotoğraf çeken, ya da lokanta sahipleriyle, şeflerle düşüp kalkma konusunda maharetli veya salt kalemi kuvvetli kişilerin bu kategoride anılması hazin bir durumdur.

Bana kendimi sorduklarında çok net bir cevabım var. Bunu burada yazmakta da bir sakınca görmüyorum. Kendimi hep bir yazar olarak gördüm. Buna zaman, emek verdim. Okudum, yazdım. Bunu çok seviyorum. Yazmanın ötesinde bir yeteneğim pek yoktur. Yemekten büyük keyif aldığım için, kıyısında köşesinde “yemek” geçen mekan yazıları yazıyorum bir süredir. İnanılmaz da iyi geliyor bu bana.

Terapi gibi.

Sağlıcakla….

0 Shares
2 comments
Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

You May Also Like