Dem – Karaköy

0 Shares
0
0
0

Dinamik, hiçbir vakit dur durak bilmeyen Beyoğlu coğrafyasının ilgi ve cazibe merkezleri sürekli yer değiştirir. Bu başdöndürücü süreç herkes tarafından gayet iyi bilinen ve artık tarafımızca uysallıkla kabullenilmiş yalın bir gerçektir. Gençliğimin geçtiği bu mecra, bendeniz pek tıfılken tekin olmayan bir bölge olarak bilinmekteydi. Sonra bir şeyler oldu, önce Cihangir Cumhuriyeti ortaya çıktı, sonra Taksim-Galatasaray arası, ardından, Galatasaray-Tünel çizgisi,ve en nihayet, arkalara yayılarak tüm Asmalımescit Mahallesi ve Şişhane canlandı, cıvıl cıvıl, Salah Birsel’in terminolojisiyle “şıngır mıngır” hale geldi. Ve fakat, bendeniz, bütün bunlar olup biterken Karaköy denilen bölgenin, tüm yıkılmaya yüz tutmuş pejmürde iş merkezleri, eski-püskü ve mutsuz görünümlü yapılarıyla canlandığını, silkinip kendine gelmeye çabaladığını bilmezdim. Geçen gün uğradığım sokaklarında, bu coğrafyanın hummalı bir restorasyon sürecinde debelendiğini görüp hayretlere gark oldum, diyebilirim. “Karaköy değişiyor! Aman kaçırmayın!” diye haykıracak kadar naif bir sloganla kafanızı ütülemeye hiç niyetim yok açıkçası. Zira Karaköy çoktan değişmiş, ben de bunu düpedüz ıskalamışım. Yaşam zengini olma çabası içindeki kulunuz için ne kadar büyük bir tökezleme, ne denli affedilmez bir ayıp, ne muhteşem bir sendeleme. Ama yapacak bir şey yok, “Olur böyle vakalar, Türk polisi biber gazını sıkar”, diyerek yolumuza ve hatta yazımıza devam edelim. Karaköy’de, açılalı pek de uzun bir zaman olmayan “Dem” isimli mekanı ziyaret etme fırsatım oldu geçenlerde. Ara sokakta, önüne masalar atılmış, içi şirin mi şirin döşenmiş, sımsıcak bir mekan bu. Sabah giderseniz müşterisi bol. Milleti kahvaltı ediyor, çay içiyor, sohbete dalmış gülümsüyor görürsünüz önünden geçerseniz. Efsaneye göre altmış çeşit çayları var. Menü gelince, siyah, beyaz, yeşil vs. gibi çay çeşitleri arasından doğal olarak seçim yapamıyorsunuz. Onlar da, biçare görünüşünüze hafif müstehzi tebessümlerle yanıt veriyorlar. Bakışlarında, “Merak etmeyin, çaresi var” anlatımını okuyabiliyorsunuz garsonların. Çayları seçerken size yardımcı olması açısından tüm çayları içeren bir “koklama kit”i getiriyorlar önünüze. Çayları kokularına göre seçiyorsunuz. Bendeniz vanilyalı bir çay ve Kenya menşeili bir mamülün tadına baktım ayıptır söylemesi. Bana kalırsa denenebilecek çok çeşit var burada. İsterseniz demlikte, arzu ederseniz fincanda getiriyorlar. Yalnız fincanlarda çayın çok çabuk soğuduğu gibi acımasız bir gerçekle yüzleştim gittiğim zaman. Ya çabuk içeceksiniz, ya da porselen fincanda içmeyeceksiniz. Öte yandan, estetik olarak, sundukları fincanlar bir harika. Bunun yanında “atıştırmalıklar” diye nitelendirdikleri yemeklerden yiyebilirsiniz. Croque Madame, Croque Monsieur gibi güzel alternatiflerle bu çayların tadına bakabilirsiniz. Tam not vermek için birkaç defa gitmek lazım mekana. Ama tabii, yazının başında belirttiğim gibi, küllerinden doğan Karaköy abidesinin Muhit, Naif, Unter gibi mekanlarını ziyaret edip bunları da blogun sayfalarına nakşetmek zaruri oldu artık. Vakit kalırsa tekrar gideriz.

photo

IMG_4951

IMG_4957

IMG_4960

0 Shares
Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

You May Also Like

1924 Rejans Restaurant

TOKİSTANBUL Bugün eski İstanbul’dan pek bir şey kalmadı elimizde. “Nerede Direklerarası’ndaki o eski Ramazanlar?” gibisinden bir şeyler geveleyip,…
Olden 1772

OLDEN 1772 : O İhtişama Bu Yemekler Olmuş Mu?

Olden 1772 'yi beylik sözlerle anlatmak bir hayli zor; "Babil'in Asma Bahçeleri" mi desem, "Roma'nın Son Günleri" mi diye sayıklasam? Bilemiyorum! Öyle bir ortam düşünün ki, içine girdiğinizde kendinizi insanoğlunun başarıları karşısında alabildiğine ufacık hissedeceksiniz. Öyle bir parıltı girdabına kapılacaksınız ki buraya adım attığınızda, bunu inşa eden o yaratıcı beynin kıvrımlarına aynı anda hayranlık, gıpta, kıskançlık, sevgi ve öfke ile bakakalacaksınız.

Mürver Restaurant : İstanbul’un En İyisi

Mürver Restaurant hiç şüphesiz İstanbul'un en keyifli, lezzetli ve başarılı restoranı. Burada kendimi mutlu ve huzurlu hissediyorum. Tatlardaki istikrar ve ustalık, her ziyaret edişimde beni şaşırtıyor. Novotel'in tepesindeki bu muhteşem manzaralı mekanı en kısa sürede ziyaret ediniz.
Fıccın

Fıccın Restaurant: Eşi Benzeri Olmayan Bir Dünya

İstanbul'da, hatta belki de Türkiye'de Osetya yemeklerinin en güzel örneklerini sunan mükemmel bir lokanta anlatacağım şimdi sizlere. Fıccın, gabın, velibah, tulen çorbası gibi insanın damağında güller açtıran yemekleri deneyimleyebileceğiniz Fıccın Restaurant. Bugüne kadar bu mekanı ziyaret etmediyseniz, mutlaka bu yazıyı okuyun derim.
FIREROOM ATAŞEHİR

FIREROOM ATAŞEHİR: BİR SOKAK LEZZETLERİ ŞÖLENİ

Ataşehir'de açılan Fireroom, fine dining dokunuşları ile sokak lezzetleri sunma trendinin en yeni temsilcisi. Hazer Amani'nin imzasını taşıyan mekanın kokoreç, burger, falafel, churros gibi farklı mutfakların ürünlerini bir araya getiren bir yapısı olduğunu özellikle vurgulamamız gerekiyor.