Dönerci Celal Usta

51 Shares
51
0
0

Gözlerini sıkı sıkı kapatmalısın…Ne görüyorsun gözkapaklarının lacivert dehlizlerinde? İncecik kesilmiş, dilim dilim, lavaşlara gark olmuş, sessiz- sakin bir güç dansediyor: DÖNER! Neden? Bilemiyorsun sebebini. Rüyalarını iki tema süslüyor bir süredir: 1-Kendini Kızıltoprak’ta sakin sakin araba sürerken görüyorsun gecenin bir saatinde. Birden, dehşetle arabanın farlarının çalışmadığını fark ediyorsun. Sonra anlıyorsun ki, arabanın motoru da çalışmıyor. Ardından görüyorsun ki, sadece seninki değil çevredeki hiçbir arabanın motoru çalışmıyor. İnsanların hayret dolu sesleri yankılanıyor sokaklarda. Hiçbir elektronik cihaz çalışmıyor aslında. Hiç beklemediğin bir anda, büyük bir sıcak dalgası hissediyorsun yüzünde ve bedeninde. Anlıyorsun! Nedenini hiçbir şekilde kavrayamadığın bir senaryo içinde debeleniyorsun. Atom bombası atıldığını, önce makinaların bozulduğunu, ardından bir sıcak dalgası geldiğini düşünüyorsun. Az sonra kızaracaksın. Kim yapmış olabilir bu saçmalığı? Kim bu kadar aptal olabilir? Hep bu noktada uyanıyorsun. 2- Döner yiyorsun sürekli tekrarlanan rüyalarında. Rüyanda içini kaplayan lezzet duygusunun gerçek hayatta hissetiğinle birebir aynı olması ürkütücü. Her şey beyinde cereyan ediyor. Genelde her atom bombası rüyasının ertesi günü, bir de döner rüyası süslüyor hayal dünyanı ve örümcekler bağlamış bilinçaltını. Acaba (kendi iç) dünyanın yok olmasına dair duyduğun derin endişe, bir daha döner yiyemeyeceğine yönelik korkularınla mı örtüşüyor sinsice?

X-Men serisinde bir karakter vardır. Momentumu aldı mı duvarları yıka yıka ilerler; kimse tarafından durdurulamaz. Son bir aydır döner yeme alışkanlıkların işte aynen bu kahramananın yaşam tarzına doğru evriliyor. Momentumu almış bir şekilde bir dönerciden ötekine ilerliyorsun. Hepsinin tadına bakmalı, hepsini tüketmeli, her gittiğin dükkanı üç beş satır da olsa, kırık dökük Türkçenle yazmasılın. Seni durdurmaya gücü yetebilecek iki senaryo mevcut: 1-Tüm dönercileri dolaşmış olmak 2-Ölümcül bir hastalığa yakalanıp bir daha döner yiyemeyecek olmak. (Hastalığın adı “Donerius” olabilir)

Bu kafayla giriyorsun Dönerci Celal Usta’nın kapısından içeri. Rastignac misali, keşfedilecek yeni dünyaları ele geçirmeye kararlısın. Sir Francis Drake’i andıran bir korsan tavrın da var ama. Yeni dünyada keşfettiğin her şeyin, majestelerinin izniyle kendi kontrolünde olmasını arzu ediyorsun. Sömürmek, kullanıp atmak, hayal kurmak, yüceltmek için ordasın. Ama bildiğin önemli bir ayrıntı da var: Hayat izafiyetten ibarettir. Edebiyat faresi bir zat bunu şöyle ifade edecektir şüphesiz: “Binbir Gece Masalları’nı tek başına okumak manasızdır mirim; sen Canterbury Tales ve Deccameron’u hatmetmeden bu üç eserin hiçbirini tam anlayamazsın…”

Hülasa-i kelam, karşılaştırmalı bir döner girdabının tam ortasında buluyorsun kendini. Tatar Salim’in “eli yüzü düzgün” mekan avantajını burada da görüyorsun. Kırık dökük, eprimiş bir lokanta değil, adam gibi bir yer karşılıyor seni Bayramoğlu’na nazaran. Geniş, rahat, havadar… En kalabalık olabilecek öğle saatinde gitmene rağmen çok rahat oturuyorsun. Servis hızlı ve güleryüzlü. Buna da tam puan. Mekanı bulmak, senin gibi Ümraniye kırsalına yeterince aşina olmayan gafiller için hayli zor. Burada yapabilecek bir şey yok. Atakent denen uydunun içinde bir yerlerde lokanta. Tarif beklemesin kimse, zira sen de navigasyon cihazı ile buldun Celal’i.

Döneri padişahlara layık, yağlı, dolu dolu, tatminkar. Lavaşı, en son eleştirdiğin üç mekanın içinde en iyisi. İnce değil, hamuru hissediyorsun iliklerinde. Salatası Tatar Salim’den sonra ikinci sırada. Turşuları gayet iyi. Fiyatı da Bayramoğlu ve Salim ile birebir aynı. (İçinden ikircikli bir ses, memleketteki tüm dönercilerin aynı kişi tarafından yönetildiğini fısıldıyor. Buraları hem insanlardan para kazanmak, hem de gizli operasyonlarını yönetmek için kullanan bir örgüt canlandırıyorsun imgeleminde. Örgütün adını koyamıyorsun bir türlü)

Mutlu ayrılıyorsun Celal Usta’dan. Sonraki dönerciye doğru yelken açıyorsun…

Dönerci Celal Usta
Atakent Mahallesi Reşitpaşa Caddesi
No:75 E-D Ümraniye – İstanbul
Telefon: +90 216 329 35 40 – 41
info@donercicelalusta.com

51 Shares
Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

You May Also Like
Payyar Ocakbaşı

Payyar Ocakbaşı: Fenerbahçe’deki Yeni Adresimiz

Fenerbahçe'nin en güzel yerinde, tanınmış şef Burak Zafer tarafından açılan Payyar Ocakbaşı'nı ziyaret ettikten sonra, sizlerle düşüncelerimi paylaşmasam olmazdı sevgili dostlar. Bu yazının konusu, çiçeği burnunda bu mekanın bende yarattığı hoş izlenimleri dışa vurmaktan ibarettir.
Aşçı Bacaksız

Afyon’da Müthiş Bir Lokanta: Aşçı Bacaksız

Bu sene UNESCO nezdinde "Gastronomi Şehri" ünvanını alan Afyon'un, bu ünvanı kazanmasına neden olan o müthiş etlerini yiyebileceğimiz lokantaların arayışındaydım şehre geldiğimde. Afyon sokaklarında keyifli keyifli dolaşırken Aşçı Bacaksız'ın kapısından içeri giriverdim ve hayat birkaç saatliğine güzelleşti sevgili dostlar.
Rita Deli

Rita Deli : Moda’da New York Rüzgarı

Avrupa'da küçücük mekanlar vardır. İnsanlar önünde kuyruk olur, siz de hayran hayran sıraya girip ne ile karşılacağınızı beklersiniz kuyrukta. Bana kalırsa Rita Deli de böyle bir işletme olmaya namzet. Çok beğendiğim tarihi bir Kadıköy binasının hemen altında küçücük bir dükkanda çalışıyorlar.