Bağcıların bağrında, Basın Ekspres’e yakın, Kemerburgaz Üniversitesi’nin tam karşısına denk düşen bir konumda, ağzıma attığım her yemeğiyle beni şaşırtan bir mekana rastladım dersem ne düşünürsünüz? Siz de şaşırırsınız elbette. Ama dediklerim bütünüyle doğru. Seraf Restaurant, son yıllarda, ziyaret ettikten sonra aklımdan bir türlü çıkaramadığım, lezzetlerini unutamadığım az sayıda lokantadan birisi oluverdi sevgili dostlar.
Seraf Restaurant ismini Osmanlıca’da yemek yemek anlamına gelen “serf” kelimesinden alan, yerel malzemeye, bölgesel dokunuşlara fazlasıyla önem veren bir lokanta. Güneydoğu Anadolu mutfağı ürünlerini belirli bir kente bağlı kalmadan, daha çok tüm bölgeyi kapsayacak şekilde “Anadolu’dan sofraya” getirmeyi kendine misyon edinmiş bir işletme. Bunu ayakta alkışlayabiliriz bana kalırsa.
Mekan ziyadesiyle büyük, ferah ve havadar, oturma kapasitesi gayet yüksek. Sanırım bir senedir hizmet veriyorlar, ama böylesi kısa bir süreye rağmen çoğunlukla çevre bölgelerden gelen hatırı sayılır bir müdavim kitlesi oluşturmuşlar kendilerine. Bunu yaptığım ziyarette kendi gözlerimle görme fırsatım oldu diyebilirim, zira çalışanlarla müşteriler arasında sıcak bir tanışıklık ilişkisi vardı dışarıdan gözlemlenebilen.
Konuyu uzatmadan yemeklerin ayrıntılarına balıklama dalacağım hemen, çünkü burada mideye indirdiğim her şeyden çok memnun kaldım ve henüz anıları belleğimde taptaze iken coşkumu sizlerle paylaşmak arzusundayım.
Menünün başında “günün yöresel çorbası” diye bir madde var. Ben ziyaretim sırasında bizlerin “Ayran Aşı” diye bildiğimiz, Seraf Restaurant’ta ise “Meyir” diye adlandırılan soğuk çorbadan içtim. Nohutlu, yoğurtlu, hafif baharatlı nefis bir yaz çorbasıydı. Şanslıysanız siz de gittiğinizde bu çorbayı tadarsınız.
Ara sıcak kategorisinde ise Süryani (ya da Mardin) Usulü İçli Köfte deneyimleme fırsatım oldu. Haşlama içli köftenin süzme yoğurt ve tereyağ ile servis edildiği, damaklara bayram ettiren bir kombinasyondu. Bugüne kadar yediğim içli köfteler arasında en beğendiklerimden olduğunu hiç tereddütsüz söyleyebilirim.. Kıymanın lezzeti ve pişirilmesi konusunda gösterilen maharet haricinde, kullanılan yoğurdun da büyük rolü vardı beğenmemde.
Sonra sıra Seraf Restaurant’ın efsanevi lahmacununa geldi nihayet. Bazılarının düşündüğü gibi salt bir “başlangıç” değil, müthiş bir ana yemek burada lahmacun. Yüzde yüz kuzu etini satır etiyle hazırlayıp sipariş anında harmanladıklarını gördüm. Lahmacun eti tamamıyla kebap etiyle aynıydı ve öğrendiğime göre mekan her ay 100 kilo civarında sinirli eti elden çıkararak müşterileri ile buluşmasını engelliyormuş. Yani sinirsiz, birebir kebapta kullanılan et, burada lahmacunda karşımıza çıkıyor Seraf Restaurant’ta.
Mekanın lahmacunu Antep usulü, eti bol, sarmısağı kıvamında, ayrıca hamurunda buğday unu kullanılan bir afet. Odun ateşinde pişiriliyor. Tam sevdiğim gibi hafif çıtır, üzerindeki eti taşıyan bir altlık burada hamur. Yani tek kelimeyle bayıldım.
Zamanında hakkında fiyat tartışmaları yapılan bu lahmacun ile ilgili ben de düşüncelerimi söylemek isterim. Kimileri 15 TL’lik fiyatı çok buluyor olabilirler. Kendilerine göre haklı yanları vardır belki. Ama ben bu fiyatın, yemeğin lezzeti, malzemesi ve kalitesi ile karşılaştırıldığında çok normal olduğunu düşünüyorum. Netice itibarıyla İstanbul’da en iyi lahmacun nerede yenir ? sorusu sorulduğunda bu lokantanın lahmacununu listeye koymamak büyük bir hata olur.
Bir paragraf da yöresel yemeklerden Sac Tava için açmazsak ayıp etmiş oluruz. Süt kuzu eti, acı yeşil biber, domates ve pul biber ile hazırlanmış bu yemeğe resmen bayıldım. Etin yumuşaklığına hayret ederken, ağzımda yeni coşkular yaratan hafif acısına da hayran oldum. Acının bu denli lezzet kattığı bir çalışma az bulunur, benden söylemesi.
Bir diğer bomba da kuşbaşı kuzu eti, patlıcan, yeşil biber, kırmızı acı biber ve sarmısaklı domates sos ile hazırlanan Ezme Güveçti. Azıcık daha acı, dolu dolu, hem patlıcan hem de domatesi etle harmanlayarak yiyebildiğim bir nefasetti diyebilirim.
Bunların yanı sıra nefis bir Kuzu Sırt ve Mardin Kebabı da yedikten sonra benden mutlu insan kalmadı desem yeridir sevgili dostlar. Mardin Kebabı normal kebaba göre biraz daha yağlı, içinde sarmısak, al biber ve azıcık acı biber kullanılan bir kebaptı. Bana kalırsa çok çok çok lezzetliydi. Beklenmedik bir sürprizdi adeta.. Kuzu sırt ise o kadar yumuşak, sulu ve lezzetliydi ki, gözü kapalı mideye indirdim. Bu arada önemle ilave edelim, tüm yemeklerde Trakya kıvırcık eti kullanılıyor Seraf Restaurant’ta.
Tabii ki tatlı da yedim bu güzel yemeklerin üzerine. Hurma Tatlısı, İncir Uyutması ve İrmik Helvası üçlemesinden en çok hurma tatlısını sevdim. Beklenmedik derecede hafif ve lezzetliydi.
Bir tek içimde kalan konu, harika görünen Kaburga Dolmasının tadına bakamamak oldu buraya yaptığım ziyaret esnasında. Onun için de bir dahaki sefere diyoruz artık!
Sonuç olarak Seraf Restaurant, benim nezdinde İstanbul’un en iyi lokantaları listesine hiç tartışmaya yer bırakmayacak şekilde girmiş durumda. Eğer gerçekten yeme-içme aşığı bir insansanız, eğer mesafeler size engel olmuyorsa, hiç düşünmeden burayı ziyarete gitmeli, kendinize bir ziyafet çekmelisiniz.
Seraf Restaurant
Mahmutbey Mahallesi, Peyami Safa Caddesi,
Doğukan Sokak, No 7, Bağcılar, İstanbul
1 comment
Mardin artuklu iclikofte işkenbe ikbebet sarma evde yapiyorum ve kendime guveniyorum cunku ailece aşciyiz ve temiz hijyenik lezzetli istiyorsaniz 5422866887 ulasabilirsiniz toplu oldumu 200 300 iclikofte tanesi ikibucuktan