İstanbul’un lüks kebapçılarında eksik olan en önemli unsur, bana kalırsa “samimiyet” sevgili dostlar. Kebapları, şalgam sularını, gavurdağ salatalarını masanıza getirdiklerinde yaratmaya çalıştıkları “fine dining” ilüzyonu ve servis elemanlarının üzerine bir türlü oturmayan, sanki portakallı ördek servis etmek üzereymiş tavırları bana oldum olası trajikomik gelmiştir.
Oysa ki, pek çoğunun yemekleri gerçekten lezzetli, verdikleri emek takdire şayandır. Fakat ne olursa olsun, batılı elbisesi içindeki doğulu görüntüsü, benim nezdimde her zaman samimiyetten uzak, alabildiğine eğreti bir manzara sergilemektedir.
İşte sevgili okurlar, bunun tam tersi, olduğu gibi görününen, göründüğü gibi sizi mutlu eden içi dışı bir bir lokanta arıyorsanız, Adana Özasmaaltı, kesinlikle listenizin en başında yer almalı!
Adana Özasmaaltı, tam Bostancı’nın göbeğinde, caddenin üzerinde, Köfteci Şükrü’nün yanında, ışıkların orada sizi bekliyor. Daracık bir girişi, birkaç masalık giriş katı, aynı darlıkta ama birkaç masa fazla alan bir asma katı var. Hafta sonlarında yer bulmak gerçekten zor. Pek çoğu zaman rezervasyon şart bile diyebilirim.
Ben üst katta oturmayı tercih ediyorum gittiğimde. Çoğunlukla müdavim masaları sarmış oluyor etrafımı. Güzel güzel oturup rakımı söylüyorum hemen. İnsanın kendini “Adana”da hissettiği nadir işletmelerden birisi Adana Özasmaaltı bana kalırsa. Rakının yanında söyleyeceğiniz şalgam suyu da olmazsa olmazlardan. Çevreden gelen kahkahalar ve dost muhabbetleri içinde oturmak da ayrı bir keyif.
Hiç düşünmeden gavurdağı salatası söyleyin burayı ziyarete gittiğinizde, cevizi bol, nar ekşisi kararında, insanın ağzında hafif buruk, bir o kadar da yoğun izler bırakan bir girizgah için kesinlikle tavsiye ederim.
Ayrıca çiğ köftesi de 10 numara bence. Acısı kararında, yedikten sonra insanı saatlerce rahatsız etmeyen, bir dilim marul yaprağının içinde limon sıkıp güzel güzel yiyebileceğiniz türden bir afet.
Bunların yanına bir de patlıcan söğürmeyi ilave edin hiç düşünmeden. Ilık, sarmısaklı ve közün tüm varlığını duyabileceğiniz nefis bir karışım bu. Bence tam bir başyapıt.
Bu harikulade başlangıçlardan sonra rakı ve şalgam suyu eşliğinde güzel bir kebap yemeden olmaz. Satır etinden hazırlanan kebapları da çok güzel Adana Asmaaltı’nın. Yalın; ne kuru ne de cıvık cıvık. Tam benim damak zevkime uygun. Kebap dışında çöp şiş de tercih ettiğim bir yemek burayı ziyaret ettiğim zaman. Onu da deneyebilirsiniz.
Bunların üzerine, damaktaki ekşi ve hafif acı tadı silip süpürebilmesi için bir künefe sipariş etmekte yarar var. Künefesi de tam benim ağız tadıma layık Adana Asmaaltı’nın. Neden mi? Hem fazla kızarmamış, hem de şerbet içinde boğulan cinsten değil. Kaymak da taze mi taze. Daha ne olsun?
İsterseniz bazılarının yaptığı gibi yemeğin orta yerinde ya da, bendeniz gibi sonunda, mekanı dolaşan çaycı amcadan çay da sipariş edebilirsiniz. Bu amcanın gerek görüntüsü, gerekse çayı servis ediş biçimi inanılmaz derecede şirin ve dikkat çekici. (adeta bir karikatür) Mekanı ziyaret ederseniz ne demek istediğimi çok daha iyi anlayacaksınız.
Sözün özü, Adana Özasmaaltı’na benden tam not! Defalarca ziyaret edeceğim ve hiç bıkmayacağım efsane olmaya namzet bir mekan Bostancı’nın tam orta yerinde!
Adana Özasmaaltı Kebapçısı
Bostancı Mahallesi,
Bağdat Caddesi, No 535/A, Kadıköy, İstanbul
