Develi Kebap

0 Shares
0
0
0

Develi Kebap, uzun yıllardır müşterisi olduğum, artık çok sık olmasa da, en azından senede üç-beş defa ziyaretine gittiğim bir kebapçıdır. Farklı şubelerinin farklı anıları ve anlamları var benim için.
Memleketim olan Fenerbahçe yöresinin güzide bir lokantası olmasından ötürü Kalamış’taki mekan, Develi’nin en sık ziyaret ettiğim şubesidir ve gönlümde ayrı bir yere sahiptir. Buraya ailemle çok geldim, keyifli yemekler yedim, hem bahçesinde, hem geniş iç mekanında bulundum. Ayrıca bir dönem Fenerbahçe maçlarından önce vazgeçilmez mekanımız olarak iki haftada bir coşkulu kutlamalarımıza tanık olmuştur Kalamış Develi. (Yazılarımı takip ediyorsanız, sonradan Todori’nin imparatorluğunun başladığını söylememe gerek yok herhalde.) Burada masaların üzerine çıkarak kaç defa “Ekinler Dize Kadar” diye bağırdığımızı unutamam. Her daim televizyon kameralarının bu coşkuyu belgelemek amacıyla masaların arasında cirit attığını da anımsıyorum.
Ataşehir Develi deseniz, geçen seneden beri, şimdi oturduğum yere çok yakın olması sebebiyle, arada sırada uğradığım bir mekan haline geldi. Her oturduğum bölgede, evime yürüyüş mesafesinde bir Develi bulunması tuhaf bir meseledir aslında.
İstanbul’da açılan ilk Develi olan Samatya ise, bana kalırsa, eski, orijinal yapısı ve denize bakan muhteşem terası ile en güzel şubedir hala. Buranın da bende önemli bir anısı, kişisel tarihçemde unutamayacağım bir yeri vardır. Zira ailemle önemli bir haberi paylaşmak için seçtiğim lokanta burasıydı bir zamanlar.
Samatya Develi’de gecenin bir saati, terasta oturup çöp işi yemek, yanında da buz gibi rakıdan bir yudum almak, hiçbir şey düşünmeden avare avare Samatya Meydanı’na bakmak, neden bilmiyorum, bir rüya gibi nakşolmuş belleğime.
Tarihçesine gelince, Develi Restaurant, halen Develi Yönetim Kurulu Başkanlığı görevini yürüten Arif Develi’nin dedesi tarafından 1912 yılında, Antep’te kurulmuş. Arif Develi, 1966 yılında İstanbul’a gelerek, İstanbul’un tarihi mekânlarından Samatya’da Develi restaurantı açmış ve bugünkü haline 46 yıl içinde gelivermiş. Bu süre içinde Samatya, Etiler, Ataşehir, Florya şubeleri açılmış. Ayrıca, Kalamış Marina’da kebapçının hemen yanında, deniz ürünleri servis eden Develi Marin de şubeler arasında sayılabilir.
a
Şimdi, yıllardır tanıdığım, bildiğim bu lokanta hakkında, olumlu-olumsuz samimi görüşlerimi paylaşmaya geldi sıra:

Öncelikle belirtmem gerekir ki, Etiler ve Florya’daki Develi şubelerine hiç gitmedim. Yorumlarım buraları kapsamayacaktır.
Samatya’yı bir kenara bırakırsak, benim en çok ziyaret ettiğim Kalamış ve özellikle de Ataşehir Develi’de insanın dikkatini çeken ilk unsur “genişliktir”. Burada anlatmaya çalıştığım sanki sınırsız sayıda insanı beslemeyi hedefleyen inanılmaz bir hacim sevgili dostlar. Açıklaması güç. Bu noktada Develi’nin kendi web sitesinde Ataşehir için yazılmış cümleleri birebir aktarmak istiyorum : “7.000 m2 kapalı alan üzerine kurulan Develi Ataşehir, sahip olduğu büyüklük ile “Türkiye’nin en büyük restaurantlarından biri” olma özelliği taşıyor. 6 kat olarak konumlandırılan Develi Ataşehir’de, 2 kat kapalı otopark ve 1.000 m2 bahçe kullanım alanı bulunuyor. Tasarımında modern ve klasik tarzı aynı çatı altında zarafetle birleştiren Develi Ataşehir’de, 200 kişilik deneyimli bir ekip misafirlere hizmet veriyor.” Bir yandan bundan etkilenmemek mümkün değilken, öte yandan, yemek kalitesinin nasıl muhafaza edilebildiği sorusu geliyor insanın aklına.
Yemeklerden önce servisten bahsedelim. Zaman zaman ufak tefek aksamalar olsa da, Develi’de servis kalitesi yüksektir. Hızlı ve hassastır garsonlar. Daima pozitif davranırlar, sürekli koştururlar ve sayıları çok fazladır. İstedikleriniz çabucak önünüze konur. Maç günlerinde bile -ki en büyük aksaklıklar o zaman yaşanır- ellerinden geldiğince hızlı ve yaratıcı davranmaya çalışırlar. İddia ediyorum ki, Develi’nin en büyük başarısı, yemeklerini bile ikinci planda bırakan servis yeteneğidir. Bu, koca bir orduya komuta etmeye benziyor diyebiliriz.
Yemekler için, karışık hisler içerisinde olduğumu önceden belirtmemde fayda var. Bu iş denge meselesi aslında. Az masalı bir işletmede yemek kalitesini korumak mümkündür. Ama Develi gibi çoğu günler banket yemeği servis eder gibi yoğun çalışan yerlerde işler biraz daha çetrefilli hale geliyor. Kısacası Develi’nin bazı yemeklerini severken, bazılarına iyi not veremeceğim.
Sıradan gidelim. Önceden yediğimiz soğuk mezeler genelde fena olmasa da bazen hayal kırıklığı yaratır Develi’de. Patlıcan salatası güzeldir, haydari tarzı yoğurlu mezeleri fena değildir. Her yemekten önce verdikleri çiğ köfteleri ise bence orta kalitede seyretmektedir. Daha doğrusu istikrarlı değildir. Çok lezzetli çiğ köfteler yediğimi de biliyorum burada, nispeten daha zayıf olanlarını da. Acılı ezme kıvamındadır, turşusu pek lezzetlidir. En son gittiğimde yediğim maş piyazı ise tam bir hayal kırıklığı idi.
Burada ara sıcak faslına gelindiğinde masaya mutlaka fındık lahmacun ve küçük peynirli pidelerden getirirler. Kanaatimce lahmacun standart bir tada sahiptir. Peynirli pide ise çok başarılı bir şekilde yapılmıştır. Kişisel olarak pastırmalı humusunu da çok beğendiğimi itiraf etmem gerekiyor. Giderseniz mutlaka söyleyin derim.
Ana yemekler söz konusu olunca, benim favorim çöp şiştir. Bir porsiyon söylemeyin, daha fazla isteyin. Lavaş arasında dürüp afiyetle yiyin. Nefis bir et, harika bir lezzet.
İki numara, kalabalık günlerde mutlaka döner de söylerim ben. Onu da dürüm yapıp mideye indiririm. Ne fazla yağlı, ne de kayış gibidir. Olması gerektiği gibidir.
Üç numara, dana şaşlık sipariş edin. Cimri davranmayın bu konuda da. Bol bol söyleyin. Enfes bir tadın damağınıza sıvandığına şahit olacaksınız.
Terbiyeli kuzu şiş, kaburga, kanat ve tavuk işi için de pozitif duygular içindeyim. Karışık bir kebap söylediğiniz zaman bunları birarada afiyetle yiyebilirsiniz.
Kebap meselesine gelince…Acılı kebaplarını beğendiğimi vurgulamam gerekir. (Adana). Fakat iş fıstıklı kebaba gelince biraz değişiyor. Develi’nin en önemli spesyallerinden birisi olarak lanse ettiği bu kebap benim hiç tarzım değil ve açık konuşmak gerekirse bana lastik gibi geliyor zaman zaman.
Bunların üstüne bir de baklava yemenizi öneririm. Nefis, çok başarılı. Ardından çıkıp bir saat kadar yürüyün, yoksa bu kadar yedikten sonra bayağı zorlanırsınız.
Sonu.: Ben Develi’yi seviyorum. Hem benim için özel bir anlamı var, hem de pek çok yemeği hayli lezzetli diyebilirim. Henüz gitmediyseniz bir şubesini (bence Samatya’yı) mutlaka ziyaret edin. Bunu bir Cuma ya da Cumartesi gecesi yapın ve önceden yer ayırtmayı unutmayın.

http://www.develikebap.com

photo2

photo4

photo5

photo3

0 Shares
Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

You May Also Like