Bir süredir yazmadığımı fark etmişsinizdir. Sanırım “Hiçbir şey olmamış gibi davranmanın” da sınırına gelmişim. Böyle bir noktaya geldiğinizde, içinizde en ufak bir motivasyon kalmıyor yazıp çizmek için.
Her neyse, zaman geçti, travmalar dinmedi, yaralar kapanmadı, mutsuzluklar nihayete ermedi, ama “hiçbir şey olmamış gibi davranacak” enerjiye yeniden ulaştım sanırım.
Sabah içimde yazma isteğiyle uyandığımda ilk yaptığım, bir süre önce ziyarete gittiğim Dirty Hands ‘i yazmak oldu. Büyük keyif alarak sushilerini mideye indirdiğim MİYABİ SUSHİ & JAPANESE GRİLL BAR ‘ın komşusu olan Dirty Hands ‘i anlatacağım bugün sizlere.
Dirty Hands , Etiler’in göbeğinde, Zeytinoğlu Caddesi’nin bitimine yakın, bir hayli merkezi bir coğrafyaya konumlanmış taptaze bir lokanta. ANY Arnavutköy ile -konsept olarak farklı olsa da- sahipleri açısından yakın akraba.
Bayıldığım comfort food akımının bir temsilcisi bana kalırsa Dirty Hands . Burada insana kendini iyi hissettiren, sakin, huzurlu sokak lezzetlerini, finger food kategorisinden çalışmaları yiyebilirsiniz. Bu yemekleri elle mideye indireceğiniz fikrine kendinizi alıştırın gitmeden. Yani “elleriniz kirlenecek” burada. (İsme bravo! Kiss the Frog’dan bile iyi!)
Bu tarz yemekler sunan lokantalara ayrıca hayranlık duyduğumu belirtmeliyim, zira basit gibi görünen ama arka planda büyük hamallığı ve laboratuvar çalışması olan menüler oluşturmak zorunda kaldıklarını biliyorum.
Ben burada önce Meksika diyarlarında dolaşıp Bao, Taco ve Nacho yüklemesi yaptım. Ağır ateşte pişmiş dana yanak, lahana salatası ve kaşık salata ile servis edilen Bao tek kelimeyle müthişti. Lahana salatası biraz daha az olsa daha da lezzetli olabilir diye düşünmekteyim.
Üzerine ince kıyım Toros salata, Salsa Fresco ve kokoreç ile taçlandırılmış bir Taco indirdim mideye. Hem göze, hem mideye hoş gelen bir çalışmaydı. Artık kokoreç yaşamın her alanında, her tabakta, beklenmedik çeşitlemelerle karşımıza çıkıyor. Bu bir defa daha kanıtlanmış oldu burada.
Dana etli, jalepeno turşulu, yanık Meksika biberli ve kaşgavallı bir Nacho da sipariş ettikten sonra, kendimi Meksika’nın tam ortasında hissettim desem yeridir.
Rotamı Kuzey Amerika’nın güneyinden, ortasına çevirip Hot Dog ve Burger faslına yol aldım daha sonra. Çok bol malzemeli burger’lerinin tadı damağımda kaldı. Dolu dolu cheddar peyniri ve baconlu bir cheeseburger yemenizi kesinlikle tavsiye ederim burada.
Öte yandan es geçilmemesi gereken bir diğer yemek de “ejder topları” Dirty Hands ‘te. Kokoreçli, midye dolmalı, muhlamalı ve falafelli bu güzelliklerin, özellikle kokoreçli ve muhlamalı olanlarına bayıldım. İştah açıcı olarak ortaya söylenmesi yerinde olacaktır. Dolu dolu, damağı yormayan, ama yeni yemeklere hazırlayan bir icat bu.
Ve tabii ki hafızama bir efsane gibi nakşolan tavuk kanatları… Burada da hayatı kolaylaştıran bir icat çıktı karşıma desem yeridir. Normalde yemeye alışkın olduğumuz kanatların iki parçadan oluştuğunu, yer yer damakta zorluk çıkardığını bilen Dirty Hands ekibi, standart bir kanadı iki parçaya ayırıp, leblebi çekirdek gibi yenir hale getirmiş. Benden söylemesi; pek tehlikeli! Çok sayıda yersiniz bir oturuşta 🙂
Haa, unutmadan kızarmış kalamarları da ayrı bir güzellikti. Ama ne yalan söyleyeyim, birinci tercihim olmaz bir daha gittiğimde.
Bütün bunların üzerine bir de Churros ve profiterol yedikten sonra gerçekten çok memnun ayrıldığımı bilmenizi isterim sevgili dostlar.
Basit gibi görünen, ama yoğun bir emeğin ürünü olduğunu fark edebileceğiniz Dirty Hands menüsünü gönül rahatlığıyla deneyebilirsiniz. Memnun kalacağınıza eminim. Mekanın merkezi konumu, mahalle lokantası havası, komplekssiz ve ne yaptığını bilen tavrı çok hoşuma gitti. Tavsiye ederim.
Dirty Hands
Akat Mahallesi, Zeytinoğlu Caddesi,
No 9, Beşiktaş, İstanbul