Mama Shelter

48 Shares
48
0
0

İstanbul’un “eğlenceli” oteli Mama Shelter‘in restoranında güzel bir tadım yaptık Aralık ayının hemen sonunda. Bu tadımdaki bazı yemekler, “Yılbaşı Menüsü”nü oluşturuyor, bir kısmı ise “yerleşik” menüde yer alıyordu. 1 Ocak tarihine çok az vakit kaldığından bu yazıyı yetiştiremedik tabii.

Ocağın 7’sinde karşınıza çıkan bu değerlendirme, doğal olarak mekanın yılbaşı menüsünün analizi değil, Mama Shelter’de yediklerimizin genel bir kritiği olarak ele alınmalı.

Hemen konuya girelim. Mekanın eklektik, rengarenk, hafif kaotik, ama cıvıl cıvıl atmosferine bayıldım. Benim gibi içinde bulunduğu ortamdan genelde bihaber olan bir adam bile, içeri girdiğinde, mekanı tasarlayanların her ince detay üzerinde uzun uzun kafa yorduklarını anlayabiliyordu. Bazı okurlar, fotoğrafa da bakarak mekanı “genç işi” bulabilir, lakin benim düşüncem şöyle: Mama Shelter gençlerin gittiği bir yerden ziyade, insanın kendini genç hissettiği bir yer. Ve bu güzel !

Deneyimlediğimiz yemekler ise gerçekten uzun bir liste oluşturuyordu. Bunları kısa kısa değerlendirip sizlerle paylaşmak istiyorum şimdi:

Yemeğe Rokalı Yerelması Çorbası ile başladık. Kıvamı çok güzel, içimi rahattı, fakat yanında getirdikleri krutonlar, açık konuşmak gerekirse biraz “rol çalıyordu”. O kadar lezzetliydiler ki, çorbanın içine koyduğunuzda tadını bambaşka bir yere taşıyorlardı.

IMG_0130

Ardından Patates ve Çeri Domatesli Tatin ile yolumuza devam ettik. Her “çok patatesli” yemek gibi benim kalemim olmadığını itiraf etmem gerekiyor. Normal şartlarda buraya yemeğe geldiğimde, kendi irademle ve bu kadar güzel yemek arasından sipariş edeceğim bu olmazdı.

IMG_0185

Sonra Tahinli Patlıcan Ezme, Levrek Tartar, Pancarlı ve Keçi Peynirli Enginar Salatası geldi masaya. Bunların içinde levrek tartarın beni çok memnun ettiğini vurgulamalıyım. “Tartar” sözkonusu olduğunda gerisi teferruat galiba benim için. Keçi peynirinin pancarla uyumu da mükemmeldi. Muhteşem bir ikili olmuşlardı. Tahinperver bir zat olmadığımdan, diğer yemek yine pek benim kalemim değildi diyebilirim.

IMG_0187

IMG_0157

Kinoalı Mücver geldi sonra (yanında nar ekşili domates salatası ile). Bunu çok sevdim. Son dönemlerin yükselen değeri kinoa, klasik bir lezzet olan mücvere yakışmıştı. Ağzımda beklenmedik bir mutluluk peydahlandı onun tadına bakarken.

IMG_0146

Benzer bir keyfi Somon Keklerini mideye indirirken de yaşadım. Coleslaw ve tahin vinegret sos ile servis edilen bu yemek bir anda masanın favorisi haline geldi. Somon, bir süredir her tadımda farklı şekillerde karşımıza çıkıyor sevgili dostlar. Her zaman hoşuma gidiyor diyemem, ama Mama Shelter’de yediğim somon kekleri gerçekten insanın damağına bayram ettiren bir güzellikti.

IMG_0190

Masaya fırın patates ve tartar sos eşliğinde Fish & Chips getirdiklerinde tadını gerçekten çok merak ediyordum. Ağzıma attığımda lokum gibi bir yumuşaklık ve içinde piştiği yağın tadını çekmemiş, hafif bir sadelik kucakladı beni. O güne dek yediğim en güzel Fish & Chips, Mama Shelter’de tadına baktığımdı, bundan eminim. Yanında güzel bir pilsner ile harika bir ana yemek olarak sipariş edilebilir bu afet. Tartar sos da muazzamdı!

IMG_0211

Limon püresi ve havuç konfit ile sunulan Levrek ve kremalı ıspanak ve fırın patates ile servis edilen Bonfile Dilimleri de ana yemek faslının altın vuruşları olarak tadımda yer aldılar. Levrek çok beğenildi, iyiydi hoştu, ama bonfile dilimleri gerçekten çok lezzetliydi. Kremalı ıspanağın, yumuşacık ete kattığı hoş dokunuş, hiç de sürpriz olmayan bir ahenk ortaya çıkarmıştı. “Hmm” sesi çıkarılarak ve gözler kapatılarak yenecek yemekler kategorisindendi.

IMG_0224

IMG_0236

Bu tadım çılgınlığı, Nutellalı Profiterol, Kulfi (Çikolatalı Bar, Karamelli Popcorn) ve Paris Brest üçlemesi ile son buldu. Harika yemeklerin üzerine şeker komasına girmeden olmazdı zaten sevgili dostlar. Profiterole ve Paris Brest’e bayıldım. Hem mideye, hem de göze hitap eden lezzetlerdi.

IMG_0260

IMG_0266

IMG_0282

Benim için Mama Shelter tadımı çok kıymetli biri deneyimdi.

Bundan sonra büyük olasılıkla hem oteli deneyecek, hem de barını daha efektif kullanacağım.

MAMA SHELTER ISTANBUL
HUSEYIN AĞA MAHALLESI
İSTIKLAL CADDESI No:50-54
BEYOĞLU/ISTANBUL
T +90 212 252 01 00
F +90 212 252 01 01

48 Shares
Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

You May Also Like

1924 Rejans Restaurant

TOKİSTANBUL Bugün eski İstanbul’dan pek bir şey kalmadı elimizde. “Nerede Direklerarası’ndaki o eski Ramazanlar?” gibisinden bir şeyler geveleyip,…
Olden 1772

OLDEN 1772 : O İhtişama Bu Yemekler Olmuş Mu?

Olden 1772 'yi beylik sözlerle anlatmak bir hayli zor; "Babil'in Asma Bahçeleri" mi desem, "Roma'nın Son Günleri" mi diye sayıklasam? Bilemiyorum! Öyle bir ortam düşünün ki, içine girdiğinizde kendinizi insanoğlunun başarıları karşısında alabildiğine ufacık hissedeceksiniz. Öyle bir parıltı girdabına kapılacaksınız ki buraya adım attığınızda, bunu inşa eden o yaratıcı beynin kıvrımlarına aynı anda hayranlık, gıpta, kıskançlık, sevgi ve öfke ile bakakalacaksınız.

Mürver Restaurant : İstanbul’un En İyisi

Mürver Restaurant hiç şüphesiz İstanbul'un en keyifli, lezzetli ve başarılı restoranı. Burada kendimi mutlu ve huzurlu hissediyorum. Tatlardaki istikrar ve ustalık, her ziyaret edişimde beni şaşırtıyor. Novotel'in tepesindeki bu muhteşem manzaralı mekanı en kısa sürede ziyaret ediniz.
Fıccın

Fıccın Restaurant: Eşi Benzeri Olmayan Bir Dünya

İstanbul'da, hatta belki de Türkiye'de Osetya yemeklerinin en güzel örneklerini sunan mükemmel bir lokanta anlatacağım şimdi sizlere. Fıccın, gabın, velibah, tulen çorbası gibi insanın damağında güller açtıran yemekleri deneyimleyebileceğiniz Fıccın Restaurant. Bugüne kadar bu mekanı ziyaret etmediyseniz, mutlaka bu yazıyı okuyun derim.
FIREROOM ATAŞEHİR

FIREROOM ATAŞEHİR: BİR SOKAK LEZZETLERİ ŞÖLENİ

Ataşehir'de açılan Fireroom, fine dining dokunuşları ile sokak lezzetleri sunma trendinin en yeni temsilcisi. Hazer Amani'nin imzasını taşıyan mekanın kokoreç, burger, falafel, churros gibi farklı mutfakların ürünlerini bir araya getiren bir yapısı olduğunu özellikle vurgulamamız gerekiyor.