Galliard, 16. Yüzyıl Rönesans Avrupası’nda İspanya, İtalya, Fransa (ve hatta Almanya ve İngiltere) dans literatüründe önemli yer tutan ve hayli hareketli, hatta “atletik” olarak nitelenen bir dans. Bu dansa dair ayrıntıları o döneme ait metinlerde ve günümüze ulaşan gravürlerde görebiliyoruz.
Etiler’de yer alan The Galliard ise, tıpkı bu dansın farklı coğrafyaların kültürlerini bir araya getirmesi gibi, ağırlıklı olarak Batı Akdeniz mutfaklarını kucaklaştıran bir lokanta. Ravioli, Porterhouse, Paella, İncik, Kaz gibi farklı lezzetlerin bir bütün oluşturduğu şaşırtıcı bir mozaik bu lokantanın mutfağı.
Yaklaşık bir senedir varlığını sürdüren bu güzide işletmeyi ziyaret ettiğinde, insanın hiç şüphesiz müdavimi ve müptelası olası geliyor. Bunu laf ebeliği yapmak ve oyunbaz bir tavır sergilemek adına bu şekilde yazmadım. Mekanın kendine has yemekleri, kısa bir sürede kendi fanatiklerini yaratmış. Sadece belirli bir lezzet için buraya gelen kişiler olduğu bir gerçek. Ben de kısa sürede onlardan birisi olabilirim açık konuşmak gerekirse.
Mekan Nispetiye Caddesi üzerinde, son kertede merkezi bir konumda, hemen Bebek Yokuşu’nun yanıbaşında diyebilirim. Bulamamanız imkansız. Sadece kapı numaralarını takip ederseniz göreceksiniz.
Girişinde sigara içilen bir açık bölüm mevcut. Ayrıca haftanın belirli günleri canlı müzik yapılan (Kürşat Başar çalıyormuş) bir atmosfer de yaratılıyor. Caz sevenlere duyurulur. Üst katında ise, daha sakin bir ortamda yemeğinizi yiyebilirsiniz.
Gelelim yemeklere…
Bana kalırsa yemeğe başlarken ortaya bir Steak Tartare söylemek harika bir fikir olacaktır. Zira bu güzelliği, ana malzemelerini masanızın yanına getirerek gözünüzün önünde yapıveriyorlar. İzlemesi de yemesi kadar keyifli ve arzunuza göre bazı malzemeleri -acı mesela- daha fazla ya da az koydurabiliyorsunuz. Baharatlı çıtır ekmeklerin üzerine Akdeniz yeşillikleri ilave edip enfes tartare’ı koyarak afiyetle mideye indiriyorsunuz.
Ayrıca, son dönemde lokantalarda ön plana çıkan bir zevk objesi ve aynı zamanda ciddi bir sağlık kürü olarak kabul edebileceğimiz Dana İlik yerinde bir seçim olabilir The Galliard’a geldiğinizde. Karamelize soğanlı armut marmeladı ve baharatlı çıtır ekmeklerle servis edilen bu lezzet bombasını ekmeğinizin üzerine koyarak saygıyla yemenizi öneririm.
Bu lezzet infilakına, hiç tereddüt etmeden, fırında ağır pişmiş; taze patates ve balkabağı püresi, kuzu göbeği mantarlı sos ile servis edilen bir Dana Yanak ile devam edebilirsiniz. Jelimsi dokusuyla ağızda eriyen bu çalışmanın taze patates ile uyumu mükemmele yakın. Saygı duruşunu hak etti birlikte geçirdiğimiz kısa süre boyunca.
Sonra sırada parmesan, trüf mantarı, porcini mantarı, morel mantarı, trüf yağlı Risotto olmalı. Masanızın yanında, devasa bir parmesan tekerleğinin içinde hafif alkolü ateşe verip eritilen bir peynir tabakası ile karıştırılan bu risottonun tadı gayet güzeldi. Sadece izlemek için bile sipariş edilebilir kanaatimce.
Ayrıca, şimdi mevsimi olduğuna göre fırında akçaağaç şurubu ile pişmiş; bezelye ve kaz etli yabani pirinç risottosu (siyah) ile 2 kişilik servis edilen bir Kaz söylemenin de tam sırasıdır. Kars’tan getirilen bu güzelliğin kazın kendi suyu ve balsamik çektirmesiyle hazırlanmış enfes sosuyla çok hoş bir lezzeti olduğunu söyleyebilirim.
Bütün bunlar haricinde et yemek isterseniz, bana kalırsa Porterhouse çok iyi bir seçim olabilir. İncecik kesilmiş ve hafif pişmiş getirilen etin, önünüze koyulan kızgın tereyağlı tabakta cızır cızır pişmesi ayrı bir keyif.
Bunların üzerine hiç çekinmeden Çikolata Fincanında “Cappuccino” Aromalı Parfe, Cheesecake, Krem Brule gibi tatlıları mideye indirip bir güzel doyabilirsiniz.
Benim için The Galliard, çok lezzetli ve şaşırtıcı yemekler yediğim bir mekan olmasının yanı sıra, yemek hazırlama deneyiminin mutfağın dışına çıkarak keyifli bir ritüele dönüştüğü ve masalarımıza geldiği farklı bir lokanta aynı zamanda.
Mutlaka denemelisiniz.
Adres :
Nispetiye Caddesi, Etiler Apartmanı
No:104/C Etiler / istanbul
444 0 233