Duble Meze Bar

41 Shares
41
0
0

Bazı mekanlara kanım çok hızlı ısınıyor ve hemen yazayım, süratle sizlerle paylaşayım istiyorum. Her ziyaretimde büyük keyif aldığım Duble Meze de bu lokantalardan bir tanesi. Şef Umut Karakuş‘un maharetli ellerinden çıkan menüsü, ziyaretçilerine sunduğu diğer lokantalardan farklı felsefesi ve yaratıcı çalışmalarıyla Duble Meze, benim son dönem favorilerim arasına girdi kuşkusuz.

Mekanın açılış felsefesiyle bugünkü yaklaşımı arasında bir miktar fark var aslında. Bu nüansı şöyle vurgulayalım: İlk başlarda, müşterilerin, gerçekten çok küçük porsiyonlarla servis ettikleri mezelerden çok sayıda deneyimlemesini hedef alan bir yaklaşımı kucaklarken, zamanla, Türk tüketicisinin alışkanlıkları doğrultusunda mezelerin porsiyonlarını büyütmüşler.

Bar mantığında bu küçük küçük mezeleri yiyebileceğiniz, handiyse tapas mantığına yaklaşan bu deneyim, insanımızın kafa yapısına pek uymamış. Şimdi meyhane ebatlarında servis ediyorlar lezzetli mezelerini. Yine de Duble Meze, tanıyıp bildiğiniz pek çok lokantaya göre büyük farklılıklar içeriyor desem yanılmış olmam.

Amaç müşterinin mezeye doyması. Hem soğuk, hem sıcak birçok çeşit çarpıyor insanın gözüne. Bunlardan bazıları damakta infilak eden coşkulu lezzetler, kimileri daha “dengeli”, maceraperest olmayan müşterilerinin arzularına yanıt verecek formattalar. Ortak noktaları: Hepsi gerçekten yoğun bir çalışmanın ürünü.

Umut Karakuş ile gerçekleştirdiğimiz sohbette, kendisinin aslında bu sunduğu bu güzelliklerden çok daha maceracı bir kişiliğe sahip olduğunu fark ettim. Daha vizyoner, deneysel, araştırmacı bir yaklaşım ile mutfağımızı ileri taşımayı hedefleyen bir yapısı var. Sadece bunu “kademeli” olarak gerçekleştirme yoluna gitmiş. Tüketiciyi alıştıra alıştıra geliştirecek ve sabırla eğitecek bir yaklaşımı var.

Ailesinde hemen herkesin profesyonel olarak yemekle uğraştığını öğrendiğim bu genç ve yetenekli şefin Le Cordon Bleu mezunu olduğunu, şimdilerde Neolokal’in sahibi olan Maksut Aşkar ile birlikte zamanında Sekiz İstanbul’da çalıştığını da belirtelim.

Duble Meze ‘nin ellinin üzerinde farklı bölgeden gıda tedarik ettiğini Anadolu’nun değişik yörelerinden gelen bu ürünleri yemeklerinde maharetle kullandığını vurgulayalım. Aynı humusun içinde hem Kayseri, hem de Kastamonu sucuğu gördüğünüzde şaşırmamalısınız bu yüzden. Benim çok hoşuma gitti bu yaklaşım.

Duble Meze, pek sevdiğimiz Asmalımescit mıntıkasında, varlığından büyük keyif aldığımız Palazzo Donizetti Oteli‘nin en tepesinde, harika bir Haliç manzarasını kucaklayan iki katı işgal ediyor. Özellikle püfür püfür terasında güneşi batırmak paha biçilmez bir deneyime dönüşüyor yaz akşamlarında. Celal Çapa’nın imzasını taşıyan mekanlardan birisi olduğu da diğer bir önemli bilgi bu harika lokantayla ilgili.

OLYMPUS DIGITAL CAMERA

Hafta arası bile kolay kolay yer bulamazsınız çat kapı gitmeye yeltenirseniz. Bu uyarımı dikkate alarak, rezervasyon yaptırmayı kesinlikle ihmal etmeden ziyarete gidin Duble Meze‘yi.

Servis neşeli, yönlendirici ve süratli. Tam benim sevdiğim gibi. Bu denli yoğun bir mekanda, garsonların bir saniye bile sizinle göz teması kurmayı ihmal etmediği bir hizmet kalitesi bulmak her zaman mümkün olmuyor. Bu sebepten tebrik ediyorum mekanın yaratıcılarını.

Şimdi, yemek meselesine balıklama dalmadan, diğer birçok önemli meseleyi ufaktan irdeleyelim: Duble Meze, çaldığı müziklerle de ön plana çıkan, sizi her daim şaşırtabilecek bir lokanta çünkü. Burada, bildiğiniz 45’lik müzikleri çalıyor içeri adımınızı attığınız andan itibaren. Yemek yerken eski Türk pop müziğinin tanınmış tüm parçalarının nostaljik keyfine varabilirsiniz. Ufak bir risk de var: Eğer gittiğiniz akşam, romantik bir akşam yemeği planlamışsanız ve tesadüfen çevrenizde kalabalık “bekarlığa veda” masaları varsa ve d.j. onlara ayak uydurup hareketli bir playlist üzerinden gidiyorsa, yemeğiniz bir miktar “eller havaya” konseptine dönebilir. Bunu göze alarak gidin. Beni rahatsız etmiyor, ama sizin geceden beklentiniz önemli tabii.

Neler mi yedim: Soğuk mezeler faslında, öncelikle somon ceviche indirdim mideye. Limon sidinde pişmiş, aslen Peru mutfağının güzide bir geleneksel ürünü olan ceviche ülkemizde yaygınlaşmaya başladı son dönemlerde. Tadı güzeldi, ama bendeniz somondan yapılanından ziyade, levrekle üretileni tercih edebilirim.

OLYMPUS DIGITAL CAMERA

Zeytinli tekmil fava. Açık konuşmak gerekirse, bu kadar “tekmil” olanını ilk defa yedim diyebilirim. İçinde kuru bakla, kalamata zeytin, dereotu, soğan, taşköprü sarımsağı ve zeytinyağı vardı. Zeytinin uyumuna ve kıtır kıtır yediğim kuru baklaya BAYILDIM!
OLYMPUS DIGITAL CAMERA
Pastırma Turşusu. Çok az yemek için tam not veririm. Bu da onlardan birisi sevgili okurlar. Ağzımda yaşadığım inanılmaz lezzet patlamasını tarif edebilecek kelimeleri ne yazık ki bulamıyorum. İçinde Kayseri antrikot pastırma, deniz tuzu, Taşköprü sarımsağı ve Mardin nar ekşisi bu inanılmaz eserin tadına bakmak, yanında bir duble rakı içerek ufku seyretmek eşsiz bir deneyim bana kalırsa.
OLYMPUS DIGITAL CAMERA
Çerkez Pate. Tavuk, ceviz, tahıllar, baharatlar ve çam fıstığı ile şenlendirilmiş, Bir yandan Çerkez tavuğu yediğiniz hissini kucaklarken, öte yandan ekmeğe sürülesi bir patenin keyfini çıkardığınız kuvvetli bir karışım. Tavsiye ederim şiddetle.
OLYMPUS DIGITAL CAMERA
Sıcaklarda, hemen hemen bütün masalara geldiğini gördüğüm Kokoreç Bruschetta ile başladım atıştırmaya. Ekşi mayalı ekmek üzerine bademli kokoreç, domates ve Trabzon tereyağı sürülmüş bu güzellik çok fazla miktarda geldiği için yemesi biraz zor oluyor. Onu belirteyim. Klasik bruschettadan biraz büyük. Lezzeti yerinde ama tuzu azıcık fazla.
alp
Hatay usülü fırında sıcak humus. İçinde hem Kayseri, hem de Kastamonu sucuğu bulunan bu humusu açıkçası beğendim. Baharatı bol, kıvamı yerindeydi. İçindeki sucukların yer yer humusun önüne geçtiğini düşünsem de, bana kalırsa en iyi ara sıcaklardan birisiydi.
OLYMPUS DIGITAL CAMERA
Üç peynirli köz patlıcan. Bostan patlıcanın içine taze otlar ile harmanlanmış üç peyniri yerleştirmişler ve karşınıza bu eser çıkmış. Damağım peynirlerin tadını birbirinden ayırmayı beceremedi, ama patlıcan ile iç içe geçmiş, erimiş peynirin ahengi çok hoşuma gitti. Keyifli ve zarif bir yemekti.
OLYMPUS DIGITAL CAMERA
Izgara ahtapot. Trabzon tereyağı sosuna bayıldım. Kıvamına da. Bana kalırsa ahtapot ızgara ne pamuk gibi dağılan, ne de al dente kıvamında dişinize saldıran bir serlikte olmalı. Duble Meze’de bun dengenin gözetildiğini görüp yediğimden çok memnun kaldım.
OLYMPUS DIGITAL CAMERA
Tatlılar kısmında ise glaze edilmiş orman meyveleri sosu ve kakaolu crumble ile sunulan orman meyveli mousse ve balkabağı, vanilya kreması ve manda kaymağı ile çıtır balkabağının tadına baktım. Yediklerimden ikinci gerçekten olağanüstü lezzetliydi. Ağır ağır keyfine vardığım balkabağının lezzetini bir türlü atamadım aklımdan.
OLYMPUS DIGITAL CAMERA
Netice: Güzel manzara, nostaljik müzik, harika mezeler, kaliteli servis ve karşılığında ödeyeceğiniz 130-140 TL, bence Duble Meze‘yi fiyat/performans olarak çok iyi bir yere oturtuyor. Şiddetle tavsiye ediyorum!
Duble Meze Bar
PALAZZO DONIZETTI HOTEL
Meşrutiyet Caddesi No:85 Palazza Donizetti Kat:7 Pera, Istanbul,34400
TEL : 0 212 244 01 88 – 0 212 244 01 89
FAX : 0 212 244 01 90
info@dublemezebar.com
41 Shares
Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

You May Also Like

Hatay Restaurant

“Sen asıl bunlara bak bunlar dudakların Bunların konuşması olur öpülmesi olur Seni usulca öpmüştüm ilk öptüğümde Vapurdaydık vapur…

Asmalı Cavit

“İstanbul’un en iyi meyhanesi neresi?” diye sorulsa, vereceğim yanıt kuşkusuz, hiç düşünmeden “Asmalı Cavit” olur. Pek çok otoriteye…

Koço Restaurant

Tıpkı benim gibi hem İstanbul’a aşık, hem de düşman, çok sevdiğim bir tanıdığım “Eskiden beri varlığını sürdüren, artık…

Safa Meyhanesi

Bazı mekanlar vardır, ne yediğiniz içtiğinizden bağımsız olarak içine girdiğinizde sesiniz soluğunuz kesilir, bir anda nefes alamayacak hale…

Giritli Restoran

Sıkıntılı, depresif, insanın üzerine üzerine gelen şu boğucu kent yaşamı içinde bir vaha arar bazen insan. Nadide bir…