KISA VE ÖNEMLİ BİR ÖNSÖZ: REZERVİN İLE TANIŞTIM !
Bu mutlu haberi, lokantayı değerlendirmeye başlamadan önce mutlaka yazmam gerekiyor, çünkü bendeniz yurtdışına çıktığım zaman, ziyaret edeceğim lokantalara hep web siteleri ya da mobil uygulamalar üzerinden restaurant rezervasyonu yaptırırken, nedense Türkiye’de bunu hiç uygulamıyordum.
İlk defa denediğim Tom’s Kitchen İstanbul online yemek rezervasyonu ile bu önemli eksikliğim son buldu dostlar!
Tom’s Kitchen İstanbul restoran rezervasyonumu yeni tanıştığım REZERVİN ile yaptım. Siz de benim gibi, rezervasyonlarınızın teyitli ve net olmasını istiyorsanız kesinlikle denemelisiniz bu uygulamayı.
Benden tavsiye etmesi, sizden denemesi…
Web Sitesi: https://www.rezervin.com/tr/
Android Uygulama: INDIR
IOS Uygulama: INDIR
TOM’S KITCHEN İSTANBUL’UN ÖYKÜSÜ
Bendeniz dünyaca ünlü şeflerin İstanbul’a gelerek lokanta açmaları fikrine ezelden beridir hayranlık duyuyorum. Bunun iki temel sebebi var: Birincisi, bu şeflerin hayal güçlerinin ne denli sınırsız olduğunu görmek hoşuma gidiyor.
İkincisi ise, hayatta risk almadan başarılı olunamayacağını gösteren tüm vakalara imrenerek bakıyorum. Zira şehrimizde batılı standartlarda bir lokanta açmak, her daim kendi içinde bazı önemli riskleri barındırıyor.
Gelelim öykünün köşetaşlarına: İngiltere’nin önemli şeflerinden Tom Aikens, çok beğenilen lokantası Tom Aikens Restaurant‘ı 2003 senesinde, henüz otuzlu yaşlarının başındayken Londra’da açıyor ve hemen sonra, ertesi yıl ilk Michelin yıldızını kazanıveriyor.
Sonra hikaye çorap söküğü gibi geliyor zaten: 2006 yılında daha farklı özelliklerle açtığı -adına “brasserie” diyebiliriz, ama ülkemizde anlaşılan türde bir brasserie değil bence- Tom’s Kitchen’i klasik, Michelin yıldızlı lokantasına yakın bir semt olan Chelsea’de kuruyor. Markanın ikinci şubesi Somerset House’ta 2009’da, üçüncüsü ise 2013’te Canary Wharf’ta açılıyor.
Şimdi sıkı durun: Bizim deneyimlediğimiz işletme, Tom’s Kitchen grubunun ilk İngiltere dışı restoranı sıfatıyla 2013 sonbaharında İstanbul’da açıldı. O günden beri de müşterilerine sunduğu sıcak, samimi ve lezzet dolu ortamıyla hizmet veriyor. Tebrikler ve teşekkürler Tom Aikens!
GENÇ ŞEFİMİZ BERKE KURTBAY İLE TOM’S KİTCHEN İSTANBUL ÜZERİNE BİR SOHBET
Tom’s Kitchen İstanbul, bir süredir genç şeflerden Berke Kurtbay’ın maharetli ellerinde şekilleniyor. Tadım esnasında, kendisi ile mekanın geçmişi ve gelecek planları üzerine de keyifli bir sohbet gerçekleştirme fırsatını yakaladım.
Enerjisini, vizyonunu ve yemekle olan ilişkisini çok beğendiğim bu genç şefi takip etmemizde yarar var diye düşünüyorum. 17 yaşında mutfakla tanışan, 22 yaşına dek mutfakta yapılabilecek her türlü işle uğraşıp detaylara hakim olma şansını yakalayan, bir de bunların üzerine Cordon Bleu‘de Fransız tedrisatından geçip yoğrulan şefimizin başarılı olmasını diliyorum.
Yaptığımız keyifli sohbet esnasında, Tom’s Kitchen İstanbul’un menüsünde yer alan pek çok yemeğin uluslararası Tom’s Kitchen standartlarına uyarken, bazılarının da yerel lezzetlerden olduğu ve özellikle bunların Türk damak zevkine hitap ettiğini öğrendim. Menüde “İstanbul’a Özel” başlığı altında böyle yemekler bulunduğunu görmek hoş bir sürprizdi.
Menünün bazı kalemlerini oluştururken Tom Aikens ile bizzat çalışıldığını öğrenmek de bana ayrıca büyük mutluluk verdi.
SICAK, SAMİMİ VE “CASUAL” ATMOSFERİN BIRAKTIĞI İZLENİMLER
Zorlu Center restoran listesine şöyle bir göz attığınızda, hepsi birbirinden değerli pek çok işletme görüyorsunuz. Lakin bunların birçoğunda özellikle öğlen vakitlerinde ağır iş yemekleri yendiğini, şık giyimli hanım ve beylerin cirit attığını görebilirsiniz. Söylemimizden yanlış anlaşılmasın, nispeten resmi ve ağır atmosferli mekanlara kesinlikle karşı değiliz.
Fakat insan, pek çok defa daha rahat olabileceği, takım elbiselerin birbiriyle yarışmasından ziyade rahatlığın ön plana çıktığı bir yerde yemek istiyor.
İşte Tom’s Kitchen İstanbul, bana kalırsa bu konsepte birebir uyan nadir yerlerden.
Burada, aydınlık, ayrıntılara önem verilmiş bir dekorasyon içinde, yemeğin size hissettirmek istedikleriyle son derece paralel bir atmosferde yemeğinizi mideye indirebilirsiniz.
Hem iç mekanda, hem de -kış olmasına karşın ısıtma sistemleri sayesinde- dış mekanda oturup keyifli vakit geçirebilirsiniz Tom’s Kitchen İstanbul’da. Masaların birbirine yakınlığı ufak bir eleştiri noktası oluşturuyor olsa da, Avrupa’da olduğu gibi, “biraz samimiyet iyidir” diyerek yolunuza devam edebilirsiniz. Beni hiç rahatsız etmedi açıkçası.
TOM’S KİTCHEN’DE NELER YENİR?
Şimdi gelelim esas meseleye sevgili dostlar. Her ne kadar mekanı brasserie kategorisinde değerlendiyor olsak da, -yazımın başında da belirtmiştim- bence burası İstanbul halkının anladığı türden bir brasserie değil. Yani ansiklopedi gibi bir menüsü yok. Ortalama lezzette sayısız yemek servis etme ve herkesin zevkine cevap verme gibi bir hedefi de yok. Bunlar benim açımdan çok olumlu göstergeler. Zira İstanbul’da her köşeyi saran bu tarz restoranlar, damak zevkini köreltiyor diye düşünenlerdenim.
Bu anlamda Tom’s Kitchen, tam da olması gerektiği gibi bir menü oluşturmuş bana kalırsa. Neler mi vardı menüde?
Günün Çorbası, Keçi Lor, Tavuk & Kaz Ciğeri Parfe, Burrata, Kızarmış Midye, Steak Tartare, Fırında Enginar, Izgara Bebek Kalamar, Izgara Kuşkonmaz & Mantar Ragu, Şarküteri Tabağı ve Deniz Mahsülleri Tabağından oluşan BAŞLANGIÇLAR;
Dana Kroket, Kırmızı Biber Humus, Balık Köftesi, Köfte Şişten meydana gelen ATIŞTIRMALIKLAR;
Yeşil Salata, Niçoise Salata / Levrekli Niçoise Salata, Avokado & Greyfurt Salatası, Sezar Salata / Tavuklu Sezar Salata, 3 Baklagil Salatası, Beyaz Peynirli Kinoa Salatası, Keçi Peynirli Pancar Salatası, Izgara Köy Tavuğu Salatasından oluşan SALATALAR;
Fish & Chips, Tavuk Şinitzel, Fırınlanmış Dana Yanağı, Shepherd’s Pie, Balık Köftesi yemeklerini içeren TOM’S KITCHEN KLASİKLERİ;
Tom’s Kofte, Kuzu Şiş, 7 Saat Pişmiş Kuzu Kol, Kuzu İncik, Dana Bonfile Parçaları ile tadı damağımızda kalan İSTANBUL’A ÖZEL;
Dana Burger, 230 gr Izgara Dana Fileto, 290 gr Izgara Dana Antrikot, Tuzda Fırınlanmış Köy Tavuğu, Kağıtta Izgara Somon, Fırında Patlıcan, Biberiye ve Tuzda Marine Edilmiş Levrek, Tavada Somon Fileto gibi güzellikleri içeren FIRIN / IZGARA;
Penne Arrabiata, Peynirli Macoroni, Trüflü Peynirli Macoroni, Ispanaklı Mantarlı Fettucine, Dana Yanaklı Linguine, Pancarlı ve Keçi Peynirli Risotto, Porcini Mantarlı Risotto, Deniz Mahsüllü Risotto ile karşımıza çıkan MAKARNA /RİSOTTO;
Çilekli Milföy, Çarkıfelekli Cheesecake, Sticky Toffee Pudding, Sütlü Çikolatalı Mousse Profiterol, Sıcak Çikolatalı Pot, Kırmızı Meyveler & Armutlu Crumble, Sütlü Çikolatalı & Karamelli Tart, Tiramisu Mascarpone Mousse, Krem Karamel, Karamel Cenneti, Frozen Currant, Dondurma & Sorbet Çeşitleri (3 top), Lokal Peynir Tabağı ile finali yapan TATLILAR…
Ben burada en sevdiğim çorbalardan birisi olan domates çorbasını deneyimledim. Günün çorbası kontenjanından. Ayrıca, “yılbaşı menüsü” içinde sundukları, henüz menülerinde sabit olarak yer almayan, ev yapımı baget ekmeği, eritilmiş gruyere, parmesan, cheddar ve çıtır soğan halkaları ile servis edilen soğan çorbasını indirdim mideye. Açık konuşmak gerekirse, bugüne dek içtiğim en iyi soğan çorbalarından birisiydi. Her yudumda ayrı bir keyif aldım. Kıvamı, yoğunluğu, peynirin dokusu, hepsi büyük bir uyum içindeydi.
Steak Tartare ile devam ettim yolculuğuma. Özünde sunum ve lezzet açısından güzel bulduğum bu çalışmanın biraz daha sade bir versiyonunu tercih edeceğimi vurgulamam gerekiyor. Sanırım tatare konusunda bir miktar gelenekçi bir adam sayılabilirim. Kızarmış ekşi maya ekmeği, yumurta sarısı ve arpacık soğan turşusu ile sunulan bu başlangıç pek çok okurumun hoşuna gidecektir, yine de belirtmem lazım.
Sonra sıra mekanın spesyallerinden Fish&Chips‘e geldi doğal olarak. Çok hafif,şık ve zarif bir ana yemekti. Yanındaki tartar sosa bandıra bandıra yemenin keyfi bir başkaydı. Bu sosu maharetle taşıyordu balık. Ama günün sürprizi olarak, balığın yanında servis edilen bezelye püresine resmen aşık oldum. Onu da yazın bir kenara.
Ayrıca Tavuk Schnitzel‘i de deneyimlediğimi belirtmeliyim. Kurutulmuş domates, tatlı biberler, balsamik çektirmesi ile servis edilen, marinasyonunda pesto sos kullanılan schnitzel pek lezzetliydi. Yine de, sonrasında denediğim fırınlanmış domates, pide, muhammara ile servis edilen Tom’s Köfte bir adım öne çıktı. Ev köftesi kıvamındaki bu yemeği de tavsiye ediyorum.
Doğal olarak finali tatlı ile yaptım. Enfes bir Narlı Creme Brulee ile damağımdaki tuzlu-ekşi tadı, tatlıya çevirip “mutlu son” ile ayrıldım mekandan.
GÖRÜŞLER & YORUMLAR
Sevgili dostlar, Tom’s Kitchen İstanbul, dikkatle incelenmesi gereken bir lokanta bana kalırsa. İstanbul Avrupa Yakası restaurantlar listesinde, doğru seçilmiş menüsü ile önemli bir yer işgal ediyor bu mekan.
Comfort Food ile Fine Dining arasında konumlanmış bir noktada görüyorum ben sundukları yemekleri. İnsanı mutlu eden, üzerinde çok çalışılmış yemekler yiyebilirsiniz burada.
Neticede, üzerinde çalıştığım ve 50 lokantadan oluşan İstanbul En İyi Restaurantlar dosyasının bir üyesi olacağı kesin.
Tom’s Kitchen İstanbul
Zincirlikuyu Cad. Zorlu Center
Bulvar Katı AVZ,
Beşiktaş, İstanbul
0212 353 66 77