Adamlar bitmeyen burgeri yapmış! Yazmasam olmazdı. Uzun bir bakışma, göz süzüşme, inatlaşma evresinden sonra nihayet Heisenberg’te aldım soluğu. Bir mekana gitmeden insanın kafasında olumsuz düşünceler oluşması düpedüz önyargıdır sevgili dostlar.
Eşin dostun bildirdiği olumsuz görüşler neticesinde Karaköy’ün göbeğindeki Heisenberg‘e yapacağım ziyareti hep ertelemiştim bugüne dek. Kimisi ekmeğine, bazısı köftesi, bir kısmı da lokasyonuna geçirmişti günlük konuşmalarda. Sen sen ol, insanların söylediklerine bu kadar kulak asma, kendi düşüncelerinin peşinden git işte.
Ben de, geç de olsa güç olmadan kalktım gittim bu konuşmaların bana engel olmasına izin vermeden. Çok da iyi yapmışım, dedim ya, bitmeyen burgerin mucidiyle karşılaştım orada.
Öncelikle mekan, Karaköy’ün en civcivli sokağına bağlanan, nispeten daha sakin bir konumda. Bu semtin normal hayhuyundan biraz kopuk olduğunu söyleyelim. Bana kalırsa bu zaman zaman bir avantaj bile.
Öte yandan mekan küçücük. Belki 10 masalık yeri vardır. Öğlen yemeklerinde, gözlemlediğim kadarıyla hepsi doluyor. Hoşuma giden küçük, şirin işletme kategorisinde burası da…
Peki Heisenberg ismi nereden geliyor? Bir Alman burger chain’inin ismini anımsatan bu isim, tabii ki Breaking Bad dizisinin ana karakterinden geliyor. Belli ki , tüm dünyada olduğu gibi, ülkemizde de geniş ilgi uyandıran bu dizinin laboratuvar ortamını kendilerine örnek alarak icatlarda bulunmaya karar vermişler ve bu adı koymuşlar dükkanlarına.
Ne mi yedim? 300 gr’lık antrikottan çekilen köfteyle yaptıkları, Heisenberg Burger dedikleri o “double decker“den yedim tabii ki. Bunun bir de “Jr” versiyonu var, ama bendenize yakışanı yaparak büyüğünü yedim tabii ki. Bu kocaman, destansal büyüklükteki burgerin içinde, köfte haricinde dana bacon, cheddar peyniri, domates, turşu, karamelize soğan, yeşillik ve özel sosları da bulunuyordu. Yanında getirdikleri incecik, hafiften baharatlı patates kızartması ile pek güzel gitti.
Ekmek seçimlerini beğendim. Kendi başına tadı olan, “lezzet taşıyıcı” olmaktan ziyade, lezzet merkezi olma durumundaydı. Bu durum beni hiç rahatsız etmedi. Köfteleri hafif suluydu; bana kalırsa çok az daha suyunu çektirebilirlerdi. Bacon 10 numaraydı. Hatta bir parça içinden çıkarıp yalnız başına da yedim. Çok güzel bir füme etti.
Üst katında çift kat cheddar ile bütünleşen karamelize soğan da çok hoşuma gitti. Bazen aşırı tatlı olup burgerin tadını bozduğunu düşündüğüm bu katman, Heisenberg burgerinde çok güzel durmuştu.
Dedim ya, ye ye bir türlü bitiremedim. Sonunda, tabakta hiçbir şey kalmadığında derin bir nefes alıp bu vandalizm sahnesinin bittiğine şükerederek bir Türk kahvesi söyledim kendime.
Yolunuz oralara düşerse -ki biliyorum düşüyordur- bir defa olsun Baltazar’a gitmek yerine buraya da şans verin. Pişman olmayacağınızı düşünüyorum.
Heisenberg
Kemankeş Karamustafa Paşa Mahallesi,
Kemankeş Caddesi, Denizciler Sokak, No 1/B, Beyoğlu, İstanbul