İtalyan mutfağı herkesin sevdiği, şu veya bu şekilde hemen tüm kitlelere hitap eden bir kombinasyonu barındırıyor bünyesinde. Fazla karmaşık olmayan, dengeli, sosları ve tazeliği ile insanları kendine çeken, adeta bağlayan, çoğunlukla da müptela eden bir formülü var İtalyan lokantalarının.
Ben de herkes gibi seviyorum onları. Yaşadığım kocaman şehirde sayılarının bu kadar az olması, özellikle de kaliteli olanlarının böylesine az bulunması beni her zaman çok şaşırtıyor. Ama mesele İstanbul ise, sıradanlığın yüceltilmesi adeta bir senfoniye dönüşüyor, iyi lokantaların bu denli parmakla gösterilmesi alışılmış bir durum haline geliyor.
Geçenlerde ziyaret ettiğim Trattoria Enzo pek çok açıdan ümit veren bir lokanta gibi gözüktü bana kapıdan adımımı attığım anda. Ama konunun daha öncesine gitmem gerekiyor mutlaka.
Ben şahsen AVM’lerden nefret ediyorum sevgili dostlar; bana kültürsüzlüğün, inceliksizliğin, çaresizliğin, Araplığın ve Amerikanlığın çürümüş bir bileşkesi gibi geliyorlar. Bu sebepten genelde AVM’lerde konuşlanmış lokantalardan uzak duruyorum. Bu lokasyonlarda geçirebileceğim en kısa süreleri geçirip hemen kaçırıyorum çoğunlukla. (Evet mecbur olunca gidiyorum ben de)
Trattoria Enzo ise, bu anlamda istisna teşkil eden bir restoran olarak tarihe geçti diyebilirim, zira kendisi Akasya Avm denilen, üç senede bir uğradığım yerde bulunuyor. İnsan bu işletmeye girdiğinde kendini AVM’den soyutlayabiliyor, bu olumlu bir yanı, lakin oraya gelene kadar geçirilen süreç -doğru kelimeyi seçmek istiyorum- son derece “antipatik”.
Trattoria Enzo’nun gerçekten geniş bir salonu ve özenli bir dekorasyonu var. Her şey düşünülerek seçilmiş burada. Masa örtülerinin kırmızı beyaz damalı olmasından duvardaki resimlere kadar her şey gayet “İtalyan” bir senaryoya uygun bir doku oluşturmuş diyebilirim. Usulüne uygun olan her şeye duyduğum saygıyı buraya da besledim bendeniz de. Dekorasyona tam puan. Servis de hiç fena değil. Güleryüzlü ve hızlı garsonlar, elinden geleni yapan çalışanlar…
Yemeklerde bir miktar çelişki ile karşılaştım diyebilirim. Önden standart bir dana carpaccio ile giriş yaptım. Beni heyecanlandırmadı hiç. Etinde, peynirinde ya da üzerinde kullandıkları yağda büyük bir sanat yakalayamadım. Bunun kralını gidip Rosario’da yesin insanlar dedim kendi kendime.
Ardından başlangıç faslına devam edip bir Burrata sipariş ettim. Manda sütünden Burrata peyniri, ızgara sarımsaklı ekmek, yeşil salata getirdiler sofraya. Bu yemeği yerken carpaccio ile ilgili düşüncelerimi geri sarmam gerektiğine karar verdim, zira yaşamım boyunca bu denli kötü bir Burrata yemediğimi itiraf etmem gerekiyor sevgili dostlar. Uzatmayalım, balta ile keseceğiniz bir burrata arıyorsanız Trattoria Enzo sizin için ideal bir mekan.
Ama pizzalar için bunları söylemem mümkün değil. Hem pepperonili hem de mantarlı pizza tek kelimeyle muhteşemdi. Kenarları kalın, kendileri ince, domates sosları taze, peynirleri lezzetliydi. Tek kelimeyle bayıldım pizzalarına. Hatta uzun zamandır yediğim en güzel pizza bunlardı desem yeridir.
Pasta faslında ise kendime karidesli bir risotto sipariş ediverdim. Izgara karidesler ile pilavın karşımı gerçekten damakta infilak eden bir lezzet karışımı yaratmıştı. BAYILDIM tek kelimeyle. Herkese bu lokantada risotto yemeği tavsiye ediyorum tüm şiddetimle. Pişirenleri de kutluyorum.
Bunların yanında bir de kıymalı lazanya deneyimledim mekanı ziyaretim esnasında. Açık konuşmak gerekirse kendisinde büyük bir ışık görmediğim için burada yazmaya gerek duymuyorum uzun uzun.
Bunların üstüne bir de limon soslu dolgu ile şenlendirilmiş cannoli indirince mideye kafam iyice karıştı. Zira tadı muhteşem ötesiydi. Mekanın sağlı solu darbeleri ile savaşarak kendime gelmeye çabaladım desem yeridir. İyi ve kötünün kolkola dans ettiği damağım, bir grup çingenenin hunharca darbuka çalıp göbek attığı Sulukule evlerine döndü. Acı ve keyif birbirine çok yakın hisler yarattı bedenimde ve ruhumda. Kendime gelemedim uzun süre.
Şimdi ben size ne diyeyim?
“Gidin buraya harika bir yer!” İnanılmaz pizzaları, rissottosu ve cannolisi var. Kendinizden geçeceksiniz!
Ya da… “Uzak durun aman diyeyim!” Vıcık vıcık bir AVM’nin içinde, sıradan bir carpaccio, feci bir burrata, niteliksiz bir lazanya yemenin ne alemi var.
İçinden çıkamadım, yaman çelişkiler bitirdi beni…
Trattoria Enzo
Akasya AVM, Kat 3, Acıbadem Mahallesi,
Çeçen Sokak, No 25, Üsküdar, İstanbul
1 comment
İyi ki okumaya başlamadan önce yemek yemişim. Çok leziz görünüyor yemekler 😁