Nişantaşı‘nda yaptığımız sayısız gezintilerde önümüze çıkan otellerden birisidir The Sofa Hotel. City’s AVM’nin tam kaşısında, son derece merkezi bir konumdadır kendisi. Bu güzide otelin en güzel yanlarından birisi de en üst katına çıktığımızda karşımıza çıkan lokantası Frankie İstanbul ‘dur hiç şüphesiz. İstanbul manzarasını kanatları altına almış, adete uçuşa geçmiştir bu restoran.
O yüzden sizlere naçizane tavsiyem, mekanda akşam yemeği yiyecek olsanız bile, mutlaka güneş batmadan ziyaret edin, manzaranın keyfine dalarak zengin kokteyl menüsünden kendinize bir şeyler söyleyin. Bir süre şehri dinleyip vapurların ahenkli süzülüşlerini izleyin. Eğer bunu yaparsanız paha biçilmez bir keyif yaşayacaksınız.
Frankie İstanbul kentimizde sayıları azalan “iyi lokantalardan” diyebilirim. Servisi, yemekleri, kaliteli atmosferi ile, “fine dining” felsefesini benimsemiş işletmelerden birisini göreceksiniz burayı ziyaret ederseniz.
Açılışı manzaraya bakıp keyfe dalarak yaptıktan sonra, yerinize kurulup yemek faslına geçtiğinizde, -sesime kulak verin- mutlaka ama mutlaka bir tane Chardonnay Yaprak Çorba sipariş edin.
Yoğurt mousse ve yaprak dolma ile yapılan bu çorbanın en müthiş yanı, insana “dolma içiyorum” hissi vermesi kuşkusuz. Hayatımda ilk defa yaşadığım bu hissi, açıkçası eşsiz bulduğumdan mutlaka denemenizi tavsiye ediyorum.
Bu güzel girizgahtan sonra muhakkak bir Trança Ceviche söyleyin kendinize. Kişniş, Meksika biberi, lime ve kırmızı soğanın uyumundan doğan birliktelik ile damağımda hoş rüzgarlar estiren bu yemeğin favorilerimden olduğunu tahmin edersiniz diye düşünüyorum. Genelde cevichenin levrekten yapıldığı bir memlekette bu çeşitliliği görmek de beni ayrıca mutlu etti.
Burada inanılmaz lezzetli (brukselvari) bir Midye ve Steak Tartar yediğimi de ayrıca belirtmeliyim. Midyenin coşkusu hala damağımda duruyor. Tartar ise kıvamlı ve hafifti.
Bütün bunların üzerine bir uzun uzun pişmiş Dana Kaburga ve tadı damağımda kalan Mercan Izgara deneyimleyince kendimden geçtim desem yeridir. Ağır ateşte pişmiş, lime lime et fanatiği iseniz, bana kalırsa dana kaburga sizleri çok mutlu edecek.
Lakin benim kişisel zevkim, yediğim mercanın gerçekten doruk noktasında bir lezzet şöleni olduğunu söylüyor sevgili dostlar. Tek kelimeyle mükemmel bir yemekti ve tadını unutabileceğimi hiç sanmıyorum.
Bunların yanında kıvamlı ve şık bir mantarlı risotto da sipariş ederseniz her şey çok güzel olacak diyebilirim. Akdeniz mutfağının coşkusu bu risotto ile tamamlanacak diye düşünüyorum.
Tatlı ile finali gerçekleştirirken sahlep krema mousse ve pişmaniye ile hazırlanan kadayıf ruloyu tek geçerim. Onun yanında şamfıstık ve yoğurtlu bir cheesecake de masayı şenlendirebilir tabii ki.
Mekanın en hoş yanlarından birisi, bu güzel yemekleri yedikten sonra bar kısmına geçmeniz ve canlı müzik dinleyip daha uzun bir gecenin keyfine varma şansına sahip olmanız bence. Burada neşeli ve insana mutluluk veren bir müzik seçkisi ile geceyi noktalayabilirsiniz sevgili dostlar.
Frankie İstanbul, kentimizin ince zevklere hitap eden nadir keyif noktalarından birisi olduğu için ziyaret etmeniz gereken bir yer bana kalırsa…
Frankie İstanbul
The Sofa Hotel, Teşvikiye Mahallesi,
Teşvikiye Caddesi, No 41, Şişli, İstanbul 34367