DA MARİO KALAMIŞ’TA REZERVIN VAR !
İşte bu lokantayı sevmem için ilk sebep! Da Mario Kalamış online yemek rezervasyonu için hem web, hem de mobil cihazlarımı kullanıp masamı ayırtabiliyorum. Her medeni ülkede olması gereken bu konforu siz de denemelisiniz.
Da Mario Kalamış Restaurant rezervasyonu işini, daha önceki birkaç ziyaretimde olduğu gibi, yine Rezervin kulanarak yaptım. Tıkır tıkır işleyen bu sistemin nimetlerinden yararlanmaya devam ediyor ve herkese tavsiye ediyorum.
İYİ İTALYAN ARTIK ÇÖLDE VAHA BULMAK GİBİ !
Olumsuz başlıkları sevmem, ama yazdığım ne yazık ki gerçek. Bu satırları okuyan pek çok kişiden daha fazla mekanda yiyen, içen, tadım ve deneyim yaşayan bir kişi olarak, son bir senede, kaliteli lokanta sayısındaki düşüşün dikkat çekici hale geldiğini görebiliyorum. “İyi İtalyan lokantası bulmak zor,” yazdım, ama daha makro bir problemden söz ediyorum.
“Şahlanan Türk gastronomisi”, “Yerel malzeme ile harikalar yaratmak”, “Harika restoranlar kenti İstanbul” gibi sloganları bir kenara bırakın. Bir yerde sloganlar artıyorsa, mutlaka ciddi problem vardır, bunu aklınızdan çıkarmayın. Sloganlar, gerçeği unutturmak için söylenen sözlerdir.
Köfte-döner-burger üçgeninde debelenen 17-20 milyonluk bir şehirden bahsediyoruz. Büyük vizyonlardan bahsediliyor. Harika işletmelerden söz açılıyor. “Michelin bizi görmüyor!” çığlıkları atılıyor, lakin durum buna pek uymuyor. Gerçekten iyi ve kaliteli bir lokanta açtığınız zaman, 20 milyonun içindeki 10 bin kişiden birkaçının sizi ziyaret etmesini umuyorsunuz. Hepsi bu!
Durum böyle olunca iyi lokanta bulma şansı daralıyor bu şehirde. Durum İtalyan lokantaları için de aynen böyle. Açık ve net, on sene önce daha iyi yemekler yiyordum, bunu itiraf etmeliyim. Şimdi iyi İtalyan yemekleri sunan bir yer bulduğumda da, ona dört elle sarılmak gerektiğini vurgulamak istiyorum.
İşte Da Mario Kalamış‘ı sevmek için bir başka sebep. Çok az kaldı çünkü kendisi gibi iyi İtalyan lokantaları.
ANADOLU YAKASI ÖLÜYOR !
Yine olumsuz bir başlık! Yapacak bir şey yok. Kaç tane lokanta var devasa Anadolu yakasında? Hayır hepsi birbirinin kopyası olan kebapçıları saymayın bana! Yeter. Adana’ya gittim ben, lastik gibi kebapları siz yiyebilirsiniz bundan sonra.
Bana bistro çığırtkanlığı da yapmayın! Her şeyi servis eden ortalama lokantalar beni ilgilendirmiyor. Hiçbir zaman listemde olmadılar.
Fasfood’dan hallice üç beş mekan saydığınızı duyar gibiyim. Geçiniz bunları. Vakit kaybı oluyor.
Kentsel dönüşümle boğazlanan, astronomik kiraları yüzünden dükkanları birer birer kapanan, şimdilerde terör korkusuyla giremediğiniz AVM’lerden oluşan bir çöplüğe dönen Anadolu yakasında neler oluyor?
İçin için ağlayan ama “Bu evin değeri 2 milyon dolara indi kaçırmayın, fiyatlar gevşedi” diyen komedyen emlakçılara bakıp anlayabilirsiniz gidilen noktayı.
Anadolu Yakası Ölüyor!
Nadir ve nadide bir güzellik kaldıysa Anadolu yakasında, işte “Da Mario Kalamış da bunlardan birisidir!” diyorum o semtin çocuğu olarak. Kirlenmenin ortasında bir güzellik olması… Bu da Da Mario Kalamış‘ı sevmek için üçüncü bir sebep sevgili dostlar. Yaşamda iyi şeylere sarılmalıyız; tek yapabileceğimiz bu!
HARİKA BİR KONUM, NEFİS BİR DEKORASYON, SEÇKİN BİR ATMOSFER
Ben doğma büyüme Fenerbahçeli’yim. Kalamış’ın avucumun içi gibi bildiğim sokaklarında dolaşırken, böylesi güzel bir lokantaya rastlamayı büyük bir lütuf olarak görüyorum.
Konum olarak, Wyndham Grand İstanbul Kalamış Marina Otel ‘in altında bulunan Da Mario Kalamış, bence çok şanslı bir pozisyonda. Bulması, ulaşması çok kolay. Marinaya, Fenerbahçe’ye, Bağdat Caddesi’ne çok yakın.
Hem açık, hem de kapalı alanı bir hayli geniş. Detaylarına çok önem verilerek dekore edilmiş, insanı etkileyen bir atmosfer oluşturulmuş. Burada yerken insan kendini iyi hissediyor.
DA MARİO’NUN BİR TARİHİ VAR !
Alın size sevmek için bir sebep daha! Dilimize pelesenk oldu artık: Avrupa’daki gibi gelenek yaratan lokantalar İstanbul’da bulunmuyor, bu kent restoranları biçerdöver misali öğütüyor diye.
Da Mario Kalamış 2014 senesinde açılmış olsa da Da Mario İstanbul’da (Etiler) 1993’ten beri hizmet veriyor aslında. Bizim standartlarımızda 100 yıla karşılık gelen bu zaman diliminde ciddi müdavim kitlesi oluşturmuş, sevenlerinin sayısını arttırmış; hem eski, hem de başarılı olarak yoluna devam etmiş.
Sırf 24 senelik mazisinden ötürü bile bu lokantayı seviyorum desem yeridir! Bu da beşinci sebebim işte!
VE TABİİ Kİ YEMEKLERİ YÜZÜNDEN SEVİYORUM
İyi İtalyan yemeği sunmanın pek çok sırları var. Karmaşık reçetelerle kompleks yemekler üreten ve karşımıza çıkaran diğer dünya mutfaklarından önemli bir farkı var İtalyan mutfağının: Daha az malzeme ile coşkulu lezzetler yaratması. Buna bayılıyorum işte. O zaman çok çok küçük detaylar, büyük farklar yaratıyor.
Da Mario Kalamış, benim nezdimde iyi bir İtalyan lokantasında olması gereken her özelliği taşıyor.
Sabit bir menüsü olsa da, dönemsel yemeklerden oluşan bir sunumu da var. Ben yaşadığım deneyim esnasında, bu “dönemsellerden” Calamaretti Spillo Con Polenta e Sedana di Verona denedim. Fırınlanmış polenta ve kerevizle sunulan mini kalamar tava diyebileceğimiz bu yemek, bir Verona spesyali olarak hem sunum hem lezzet açısından harikaydı. (“Polenta nedir?” sorusunu duyar gibiyim. Mısır unu ve parmesan ile yapılan bir garnitür. Hem tava, hem fırını makbul)
Yerleşik menüden ise Antipasti Tipici Italiani “Dal Nord Al Sud” ile devam ettim tadıma. Kuzeyden güneye İtalyan başlangıçlar tabağı diyebileceğimiz bu yemeğin iki kişilik olduğunu belirtmem gerekiyor. İçinde gorgonzola, bresaola, carpaccio topları,parmesan peyniri, kırmızı biber, enginar ve kuşkonmaz olan bir çalışmayı çok beğendim. Ama doyurucu! Uyarmak isterim.
Sonra yoluma iki çeşit pizza ile devam ettim. İtalya’nın 17 bölgesini temsilen, 17 farklı pizzanın bulunduğu Kuzeyden güneye menüsünden Milano (domates, mozarella peyniri, gorgonzola, Milano salamı) ve Da Mario Klasikleri menüsünde yer alan Valtellina (mozarella, ince dilim parmesan, roka, bresaola) deneme fırsatım oldu. Özellikle Milano’ya hayran kaldım. Tavsiye ederim.
Makarna faslına geçtiğimde ise iki farklı ürün denedim Da Mario Kalamış‘ta.
- Linguine Asparagi e Tartufo (Kuşkonmaz ve trüflü linguine)
- Tagliolini con Gambari e Calamari (Karides ve kalamarlı tagliolini)
Birincisi her damak zevkine hitap etmeyen bir yemekti. Benim hoşuma gitti, ama trüf dendiğinde halkımızın kafası karışık ezelden beridir.
İkincisi ise, mükemmelin mükemmeliydi! Uzun zamandır yediğim en güzel makarnaydı. Sadece bunun için bile gidilir Da Mario Kalamış’a bana kalırsa.
Buraya gelip de Risotto yemeden olmazdı tabii ki. Ben de Risotto ai Frutti di Mare (Deniz Mahsülleri Risotto) sipariş edip keyfime baktım. Kıvamı yoğun, lezzeti coşkuluydu. Hiç düşünmeden tavsiye ederim.
Altın vuruş için ise iki tatlı seçiverdim tadımın sonunda:
- Panna Cotta Con Salsa Al Caramello (Karamelli Panna Cotta)
- Fondente Alle Castagne (Ilık Kestaneli Sufle, Karamel sos, beyaz çikolata sos ve vanilyalı dondurma ile)
Da Mario Kalamış’ta denediğim iki tatlıdan Panna Cotta olan gerçekten bir bayram havası estirdi damağımda. Aynı anda hem hafif, hem coşkulu olmayı becerebilen tatlıları çok seviyorum.
GELELİM SON SÖZE
Fark etmişsinizdir; hayata çok sempatiyle yaklaşmadığım bir dönemden geçiyorum. (Hanginiz mutlusunuz bu aralar?) Böyle bir ortamda tutunabileceğimiz nadir güzelliklerden Da Mario Kalamış.
Şiddetle tavsiye ederim!
Wyndham Grand İstanbul Kalamış Marina Hotel,
Fenerbahçe Mahallesi, Fener Kalamış Caddesi,
No 38, Kadıköy, İstanbul
