Cross Fingers Bomonti’nin Öyküsü
Cross Fingers Bomonti’de ilk açıldığında, -ki bu iki buçuk sene öncesine denk geliyor- İstanbul sokak lezzetlerine bugünkü kadar alışkın değildi muhtemelen. Günümüzde dünyada esen kuvvetli rüzgarı da arkasına alan bu trend, kentin pek çok noktasında karşımıza çıkıyor. Artık ünlü şeflerin benzer yaklaşımlarla lokantalar açtığını görüyoruz. Pek de güzel oluyor.
Ama sanırım bu yazıya konu olan başarılı lokanta, bu rüzgarı estiren ilk mekanlardan. O yüzden ayrıca takdir edilmesi gerekiyor bana kalırsa. Yaratıcıları (üç ortaklar) aslında başlangıçta bir “food truck” projesi ile yola çıkmışlar; amaçları Anadolu’yu dolaşmak, kamyonlarında burrito yaparak insanlara ulaştırmakmış.
Amerikan tarzı bu yaklaşımı kendi adıma çok önemli bir çaba olarak değerlendiriyorum, lakin bizim özellikle şehir içi yollarımızın Amerika gibi geniş olmayışı ve bir de yoğun trafik problemi, yemek kamyonları projelerinin festivallerle sınırlı olmasına neden oluyor. Jon Favreau’nun “Chef” filmindeki gibi projeler, Türkiye şartlarında biraz gerçekleştirilmesi zor hale geliyor ne yazık ki. (Bu benim yorumum. Bu lokantanın tarihçesinde neler olduğunu bimiyorum)
Cross Fingers’in yaratıcıları yemek kamyonu projelerini bir noktada stratejik bir kararla yerleşik hale getirmeye kadar veriyorlar sonra. Kendilerine bir çeşit “gentrification” yaşayan Bomonti bölgesini üs olarak seçiyorlar. (son derece akıllıca bir karar). Müziğe olan merakları, onları farklı şarkılara sürüklüyor ve birden Leonard Cohen’in Everybody Knows şarkısındaki bir dizeden esinlenerek mekanın isminde karar kılıyorlar. (to cross one’s finger: şans dilemek gibi tercüme edilebilir.)
Müziğin varlığı Cross Fingers’in her yanında kendini hissettiriyor. Tom Waits’in insanı çarpan sözleri duvarı süslüyor mesela. Ya da arka planda ince düşünülmüş bir playlist duyuluyor. Lokantanın yaratıcılarının müzikte hem kaliteli, hem ikonik figürlere meraklı olduğu hemen anlaşılıyor. Tom Waits, Leonard Cohen, Nick Cave gibi farklı alemlere dalıyor insan. (ben olsam Iggy Pop’u da resme dahil ederdim!)
Güzel olan şu: Cross Fingers Bomonti’yi yaratanlar, kendilerinden ödün vermeden, “tribünlere oynamadan” kendileri gibi bir dükkan yaratmışlar. Az sonra anlatacağım yemekler de buna paralel bir görüntü sergiliyor. Ne düşünüyorlarsa, ne yemekten hoşlanıyorlarsa onu yapmışlar. (yani bir zamanlar Çelik’in dediği gibi: “Aslında ben Türk popu değil, Bon Jovi dinlerim” durumu yok burada).
Samimiyete 10 puan vermeli o zaman!
Cross Fingers Menüsü
Oldum olası sade menüleri severim. İnsanın kafasını karıştırmaz; seçimlerini kolaylaştırır, yeme-içme deneyimini daha keyifli hale getirir. Cross Fingers’in menüsü tam benim istediğim gibi. Burger başlığı altında yedi tane ürün bulunuyor. Dört adet burrito, beş farklı salata, dört tane wrap, bir sandviç, bir de hot dog bulunuyor. İki çeşit patates kızartması, üç farklı tatlı ve mevcut ürünlerin minyatür versiyonlarının olduğu MINI’s başlığını da ilave edelim.
Böyle bir menüde ilk dikkatimi çeken burgerler oluyor. Dükkanın ilk açılışında, yani orijinal menüsünde burger bulunmadığını, zamanla müşteri talepleri ve çeşitli ar-ge çalışmaları ile menünün genişlediğini de ekleyelim.
Bu genişleme çok iyi sonuç vermiş, zira burgerlerine bayıldım tek kelimeyle. Tabii bu işler zevk meselesi, lakin Cross Fingers Bomonti’ye gidip bir Texas Roadhouse Burger yediğinizde bana teşekkür edeceğinizden eminim. 160 gram dry-aged smoked antrekottan yapılma köftesi çok lezzetli. (ve sulu!!!) Yanında basitçe cheddar peyniri ve karamelize soğan kullanılmış. Ekmekleri ise belirli bir kuvvet derecesinde (Daha kuvvetli olabilir, ama kantarın topuzunu kaçırıp brioche yapmamalarını öneririm).
Burgerlerde malzeme kullanımı ile ilgili olarak küçük bir parantez: Az malzemeli burgerler risklidir her zaman. Bol malzeme kullandığınızda ise, içine “tıktığınız” malzemelerden birinin, diğerlerinin defosunu kapatması ve ortalığı toparlaması, burgeri yenebilecek hale getirir. Mesela İzmir bölgesinde kumru geleneğinden ortaya çıkan bol malzemeli burgerlerin içinde ne olduğunu anlayamazsınız, kalabalıktır. “İyiydi, lezzetliydi” gibi izlenimsel yorumlarla bitirirsiniz tadımı.
Burada yediğim burger ise az sayıda malzeme kullanılmasına rağmen inanılmaz lezzetliydi. Bana sadece alkışlamak düşer!
Tek burgerle kalmadım tabii ki. İkinci durağım Double Chicken Burger oldu tadım esnasında. İki adet çıtır tavuk, cheddar peyniri, ballı hardallı sos, iceberg marul ve turşu ile sunulan bu çalışmanın mekanın büyük favorilerinden birisi olduğunu, müşterilerin ciddi talep ve beğenisi ile karşılandığını öğrendim. Benim de hoşuma gitti, ama izafiyet teorisine göre, iki burgerden birisini daha çok beğenmek durumunda olduğum için oyumu Texas Roadhouse Burger’e verdim. Yine de şunu söylemeliyim, tavuk-turşu- özel sos karşımı çok güzel dengelenmiş. Ben olsam, bu yemeğe, ya da alternatif bir versiyonuna ciddi acı da eklerim. İlginç olabilir.
Cross Fingers menüsünde önemli bir yer tutan Burrito başlığından da bir şeyler denemesem olmazdı. Ben de Et Sote Burrito ile damağımı şenlendirmeye karar verdim. Sotelenmiş ve uzun süre fırında pişmiş lezzetli bir et, siyah pirinç, Basmati pirinç, iceberg marul, küp domates, kornişon turşu, mozarella peynir ile hazırlanmış bu yemeği pek beğendim. Özellikle iki farklı pirincin birleşmesi, uzun süre pişmiş et ile dengeli bir birliktelik oluşturmaları çok hoşuma gitti.
Bunları dışında menünün çok rağbet gören salatalarından birisi olan Çıtır Kinoa Salatası da indirdim mideye. Pek kinoaperver bir insan olmasam da, falafel hissi veren kinoa toplarının, salata ile mükemmel uyum içinde olduğunu itiraf etmek zorundayım. Bomonti ahalisinde farklı salatalara ilgili olabiliceğini tahmin ediyorum. Bu çalışma da turnayı gözünden vurmuş bana kalırsa.
Ayrıca peynir soslu patateslerini de yediğimi belirtmeliyim. Bazı yerlerde olduğu gibi çok ağır değildi, bu hoşuma gitti. Aynı şekilde trüflü mayonezleri de, bazı yerlerde olduğu gibi zorlama hissi vermedi bana. Bu da iyiydi.
SONUÇ: Durmak Yok Yola Devam!
Açık ve net: Burada güzel işler oluyor. İkinci şubelerinin de Cihangir’in göbeğinde açılacağını, ama merkez üslerinin yine burası olacağını eklemek isterim.
İyi şeyler, hangi ülkede olursanız olun, karşılığını buluyor demek ki.
Belki geleceğe dair ümitli olmak için küçük de olsa bir ışıktır bu.
Cross Fingers
Cumhuriyet Mahallesi, Düzoğlu Sokak,
Royal İş Merkezi, No 5, Şişli, İstanbul